Geri adım attıkça iktidar sertleşiyor

Geri adım attıkça iktidar sertleşiyor

Sanat Meclisi, 2019 yılının aralık ayına dair sanatta hak ihlalleri raporunu açıkladı: “Sanat alanı geri adım attıkça da bu alanı dağıtmak, muhalif yanını törpülemek isteyen iktidar daha da sert bir çizgi izledi.”

Sanat Meclisi, 2019 yılının aralık ayına dair sanatta hak ihlalleri raporunu açıkladı. Raporun sonunda, “2019 yılını bitirdik. Yılsonu Aralık ayında sanata saldırılar iyice yoğunlaştı. Sanat alanı geri adım attıkça da bu alanı dağıtmak, muhalif yanını törpülemek isteyen iktidar daha da sert bir çizgi izledi. Sanat alanının direnişçi kanadı bu saldırıları göğüslemek için elinden geleni yapıyor. Grup Yorum sanatçıları baskılara ve engellemelere karşı bedenlerini ölüme yatırdılar. Sanat alanından direnişlerine destek istiyorlar. Sanata ve yaşama baskılara karşı mücadele edeceğimiz, özgür bir sanat, özgür bir ülke için ilerleyeceğimiz 2020 yılı ise önümüzde duruyor” görüşlerine yer verildi.

2019’dan geçtik. Yıl bitti. Sanat üzerindeki baskı, engelleme ve saldırılar bitmedi. Oyun engellemeleri, sanatçı tutuklanmaları, tarihi eserlere saldırılar, kültür merkezlerinin yok edildiği ve sanatçının öldürüldüğü bir aydan geçtik. İşte Aralık 2019’da sanat alanının yaşadıkları: 
SİZ UTANMIYOR MUSUNUZ?
Muzaffer İzgü’nün yazıp Ankara Birlik Tiyatrosu’nun sahnelediği “Aman Başkan Duymasın” oyunu 15 Aralık’ta Malatya Kongre Merkezi Kemal Sunal Salonu’nda sahnelenecekti. Oyun için tüm yasal prosedürler yerine getirildi. 600 kişi oyun için bilet aldı. Ancak sahnede tadilat yapılacağı söylendi ve oyunun perde açamayacağı bildirildi. Ankara Birlik Tiyatrosu, bunun üzerine başka bir tarih talep etti. Ancak bu talebi de kabul görmedi. Oyunun yönetmeni Gül Göker, bu yasaklama kararının ardından “Ne oynayalım beyler?” başlıklı bir açıklama yayınladı: “… Aynı salonda 11 Aralık’ta oyun var, 12 Aralık’ta oyun var, 17’sinde konser var, ama 15 Aralık’ta ‘Aman Başkanım Duymasın’ oyununun sergileneceği gün tadilat var… Siz inandınız mı? Ne oynayalım beyler? Bir liste verin onları oynayalım! Kentleri belirleyin, onların dışına çıkmayalım! Bunları dile getirmekten utanç duyuyorum! Türkiye tiyatrosu adına, bu ülkenin yüz akı Muzaffer İzgü adına utanıyorum! Bu organizasyona emek veren Malatya Eğitim – Sen’den bilet alan altı yüzün üzeri seyirciden utanıyorum. Siz utanmıyor musunuz?” 

BEN FERO HAKKINDA SORUŞTURMA

Ben Fero hakkında, şarkı ve kliplerinde gençlere kötü örnek olduğu gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. ‘Mahallemiz Esmer’  isimli şarkısıyla tanınan Rap sanatçısı Ben Fero şarkı ve kliplerinde gençlere kötü örnek olduğu,  alkol ve sigara tüketimini özendiren unsurlar bulunduğu gerekçesiyle savcılığa şikâyet edilmişti.  
YILMAZ ÇELİK TUTUKLANDI
Dersim’de Sanatçı Yılmaz Çelik konser sonrası gözaltına alındı. İl Emniyet Müdürlüğüne götürülüp sorgulanan Çelik “MKP üyeliği” iddiasıyla önce gözaltına alındı ve 10 Aralık 2019’da tutuklandı. Çelik’in tutuklanmasına Sanat Meclisi ve sivil toplum kuruluşları karşı çıkarak protesto etti. İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim Şubesinde yapılan basın açıklamasını Dersim Sanat İnsiyatifi adına okuyan Cem Vazo, "Birçok aydın ve sanatçılarımızın evlerine yapılan tebligatlarla ifadelerine başvurulmaktadır. Kamuoyuna yansıdığı gibi de sanatçılarımızdan Ferhat Tunç, Şenol Akdağ, Mikail Aslan'a uygulanan antidemokratik uygulamalar Yılmaz Çelik'in tutuklanmasıyla devam etmektedir. Halkların türkülerini yapanlar yasaları yapanlardan daha güçlüdür. Halk sanatçısının ve aydınının halkının  haklarını savunması meşrudur. Haklarında açılan davalara ve tutukluluk hallerine derhal son verilmelidir” dedi.

AKŞAM YEMEĞİNDE SANATÇILAR GÖREVLENDİRİLDİ
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) düzenlediği Uluslararası Yerel Yönetimlerde Kadın Şurası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla ATO Congresium’da başladı. Toplantının ardından AKP Genel Merkezi’nde düzenlenecek akşam yemeğinde Devlet Halk Dansları Topluluğu, Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ve Devlet Halk Müziği Korosu sanatçılarının görevlendirilmesi ise tepkiye neden oldu. Hukuksuz görevlendirmelerin iptal edilmesini isteyen Kültür Sanat-Sen yaptığı açıklamada, “Halka hizmet vermekle yükümlü olan devletin sanatçıları koro ve toplulukları sarayın eğlencelikleri haline getirilmeye çalışılıyor” dedi. Memura siyaset yapma hakkının tanınmadığına, en ufak eleştiri ya da sosyal medya paylaşımının cezalandırıldığına dikkat çekilen açıklamada, “İktidar, söz konusu AKP olunca kural kaide tanımıyor. Genel müdürlüğün organize bürosu, sanatçıların ise külliye çalışanı gibi kullanıldığı bir hal almıştır. Yaşadığımız durum kanıksatılmaya çalışılmakta, itiraz edenler ise soruşturma açma ile tehdit edilmekte hatta cezalandırılmaktadırlar.”
AHMET KAYA ÜZERİNDEN İSTİSMAR
Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya, son aylarda gerek basında gerek sosyal medyada 2000 yılında vefat eden Ahmet Kaya'nın hayatının film yapıldığına ve yapılacağına ilişkin muhtelif spekülatif haberlerin yayımlandığını hatırlatarak, projeleri "rant odaklı" olarak değerlendirdi. Gülten Kaya, Ahmet Kaya şarkısı olmayan bir "Ahmet Kaya filmi" yapılmaya çalışılmasının absürt olduğunu söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ahmet Kaya'nın bin bir emek ve özenle ürettiği eserlere ve 'gerçek' hayat öyküsüne yer verilmeden bir Ahmet Kaya filmi hazırlanması, üstelik bunun hukukun ve yasaların manipüle edilerek yapılması, üstüne üstlük basına bunun hem bir Ahmet Kaya filmi olduğunun hem de Ahmet Kaya'nın hayatının birebir yansıtılmayacağının açıkça beyan edilmesi ve bu istismarın adeta bir maharet sayılması sanat hırsızlığı, sorumsuzluk daha da ötesinde ahlak yoksunluğudur”.
SANATA AYRILAN BÜTÇEYE ELEŞTİRİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda sanata ayrılan bütçeyi eleştiren CHP İstanbul Milletvekili Av. Sera Kadıgil, Mecliste yaptığı konuşmasında, “…biz 10 yıldır üzerinde çalıştığımız telif hakları yasasını değiştirmediğimiz için bu insanlar sömürülmeye devam ediyor. Ne bu filmleri çeken yönetmenler, ne o eserleri yazan senaristler, ne bayıldığımız karakterlere can veren senaristler kendi emeklerinden bizim yüzümüzden beş kuruş yararlanamıyorlar, çünkü bizim Meclisimizin değil, sinema ve dizi sektöründe orman kanunları geçiyor. Bu sektörde çalışacaksan iki şeyi kabul edeceksin: İlki, canın çıkana kadar çalışsan da kendi primini kendin ödemezsen bu işten emekli olamazsın. İkincisi, tüm haklarını baştan devretmezsen, kameranın önüne de arkasına da geçemezsin…” dedi.

CEREN ÖZDEMİR ÖLDÜRÜLDÜ
Balerin Ceren Özdemir, Ordu’da antrenman sonrası geldiği evinin önünde bıçaklı saldırıya uğradı. Vücuduna aldığı bıçak darbeleriyle ağır yaralanan Özdemir, Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Özdemir, hastanede hayatını kaybetti. Özdemir, Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Bölümü 3. sınıf öğrencisiydi.
OYUNCULAR SENDİKASI’NDAN ÇAĞRI
Dublaj sanatçıları, Oyuncular Sendikası, çalışma koşullarının ve ücretlerinin iyileştirilmesi için çalışma başlattı. Oyuncular Sendikası tarafından yayınlanan çağrı metninde “Seslendirme oyuncularının sektörde seslendirdiği eserlerle ilgili dijital yayın platformlarındaki hak devirlerinin yeniden ücretlendirilmesi noktasında bir süredir hak sahibi seslendirme oyuncuları ile seslendirme stüdyoları arasında bir uyuşmazlık ve buna bağlı olarak çözümsüzlük mevcuttur. Stüdyoları, aracı şirketleri ve doğrudan yayıncı kuruluşları bu ve uyuşmazlık yaşanan bu işyerlerindeki iş barışının bir an önce tesis edilmesi için bizim adımıza Oyuncular Sendikası ile görüşme yapmaya çağırıyoruz.” denildi.
GRUP YORUM AÇLIK GREVİNDE
Grup Yorum üyeleri Helin Bölek, Bahar Kurt, İbrahim Gökçek, Barış Yüksel ve Ali Aracı süresiz yüzlerce günden beri açlık grevindeler. Barış Yüksel'in annesi Zuhal Yüksel yaptığı yazılı açıklamada, oğlunun 182 gündür açlık grevinde olduğunu, iddianamenin henüz düzenlenmediğini aktardı. Zuhal Yüksel, Grup Yorum'un 5 üyesinin açlık grevindeki son durumlarını paylaşırken, "Kilo kayıpları 35 kg’a ulaştı. Kritik günlerdeler" dedi. HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, "Muhalif sanat, devlet var olduğundan bu yana hep baskı altına alınmıştır ve kontrol altında tutulmaya çalışılmıştır" dedi ve Piroğlu, Meclis'te partisinden bir grup milletvekiliyle birlikte düzenlediği basın toplantısında Grup Yorum üyelerinin 190 gündür açlık grevinde olduğunu hatırlattı. Grup Yorum üyelerinin taleplerini dile getiren Piroğlu, "Grup Yorum, bu ülkede direnişin, emeğin, ezilenlerin marşlarının dile getirildiği neredeyse bütün ülke insanlarının bir şekilde tanıdığı, kulak verdiği tarihsel bir oluşumdur. Hapishanelerde, direncin içinde oluşmuş ve bu direncin içinde kalmaya da devam etmiştir. AKP iktidarı son sürecinde Grup Yorum'un bütün konserlerini yasaklamış, İdil Kültür Merkezi defalarca basılmış ve üyeleri tutuklanmıştır. Bütün bu saldırıları protesto etmek isteyen Grup Yorum üyeleri 190 gündür açlık grevinde. Nedeni çok basit; yasaş l, kazanılmış haklarını kullanmak istiyorlar. Grup Yorum üyeleri de ölüm sınırına yaklaşmasına rağmen yasal hakları tanınmadığı için açlık grevini sürdürüyorlar" diye konuştu. 
SUR’DA KÜLTÜREL SOYKIRIM
Diyarbakır’ın tarihi ilçesi Sur’da bir yandan yasak ve yeniden inşa sürerken, bir yanda da tarihi Sur evlerinin yıkıntılarından arta kalan tarihi taşlar kamyonu 8 ila 15 bin TL’den satılıyor. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı ile birlikte 104 gün süren çatışmalı süreçte enkaza dönen ilçelerden biriydi. “Kentsel Sit Alanı” olan ve 2015 yılında UNESCO tarafından “Dünya Miras Alanı 1. Tampon Bölgesi” olarak tescillenen Sur İçi, ulusal ve uluslararası mevzuata göre özgünlük ve bütünlük açısından korunması gerekli bir alan. Buna rağmen yasaklı 6 mahallenin tarihi dokusundan geriye kalan devasa bir enkazdan sonra dümdüz edilmiş alanlarda inşaatlar yükseliyor.   TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu tarafından hazırlanan Sur Raporunda bu durum “kültürel soykırım” olarak tanımlandı. 4 yıldır aralıksız süren ve mülk sahiplerinin dahi yasaklı alana girmesine izin verilmeyen tarihi ilçeden polis kontrolünde kamyonlarla çıkarılan taşlar, eski Mardin yolu güzergâhında bulunan Dicle Nehri’nin hemen kıyısına döküldü. 
KÜLTÜR MERKEZİNE YERİNE FUAR
Samsun'un AKP'li Belediye Başkanı Mustafa Demir, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne bağlı altı Devlet Opera ve Balesi’nden biri olan Samsun Devlet Opera ve Balesi'nin de bulunduğu AKM (Atatürk Kültür Merkezi) binasını yıkıp yerine fuar yapacağını söyledi. Atatürk Kültür Merkezi binasında, uluslararası standartlarda ses ve ışık ekipmanları ile donatılmış, gerekli her türlü teknolojik alt yapıya sahip Büyük ve Küçük adlarında iki adet gösteri salonu bulunuyor. Büyük Salon 550, küçük Salon 210 kişilik. Opera, bale, operet, müzikal, çocuk temsili gibi eserlerde ve büyük orkestra ve koro gruplarının yer aldığı konserlerde büyük salon, küçük orkestra ve koro gruplarının yer aldığı konser ve bazı çocuk etkinliklerinde ise küçük salon kullanılmaktadır.
TELİF HAKKI İÇİN İMZA KAMPANYASI
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 5846 sayılı kanunda yapılması planlanan değişikliğin telifle ilgili bölümü tartışma yarattı. Aralarında oyuncu, yapımcı, senarist, yönetmen, animatör, müzisyen ve diyalog yazarı bulunan meslek sahipleri, değiştirilmesi planlanan yasanın telif haklarıyla ilgili kısmının, eser sahiplerinin haklarını korumaya yönelik yeniden ele alınması için imza kampanyası başlatıldı.
ORHAN AYDIN SORUYOR
Oyuncu Orhan Aydın İstanbul’daki Sahnelerle ilgili hesap soruyor: “Mahkeme kararlarına rağmen bir inat uğruna yıkılan İstanbul Atatürk Kültür Merkezi ile aynı günler de temeli atılan Taksim Camisi bitti bitiyor, AKM'den ne haber? Muammer Karaca Tiyatrosu Restorasyonu aslına uygun ve söz verildiği tarihte bitirilmelidir. Buradayız, gözlüyor ne olduğunu görüyoruz.  Kadıköy Sahne inşaatı neden durdu ve açılış tarihi neden ötelendi? Kadıköy Belediye Başkanı bu soruyu hemen yanıtlamalıdır. Küçük Sahne (başka yer yokmuş gibi) aymazca bir kararla Sinema Müzesi yapılıyor. Beyoğlu'nda Alkazar Sinema-Tiyatrosu, Elhamra Sinema-Tiyatrosu kültürel varlıktırlar, aslına uygun restore edilip hayata katılmalıdırlar. Boşa bağırdığımı biliyorum… Ne dinleyen var ne onaylayan!”
FERHAT TUNÇ’A BİR SORUŞTURMA DAHA
Sosyal medya hesaplarında yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek, hakkında 'örgüt propagandası yaptığı' iddiasıyla dava açılan ve İstanbul 37'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yakalama kararı çıkartılan sanatçı Ferhat Tunç hakkında bir soruşturma daha açıldı. Sanatçının, sosyal medyada “Barış Pınarı Operasyonu’na karşı “#SavaşaHayır” etiketiyle yaptığı paylaşımlar da soruşturma kapsamına alındı. Savcılık tarafından Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen yazıda, Tunç’un ifadesinin alınması istendi. Ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma kapsamında, İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğince sanatçının evinin aranmasına karar verildi.  “Savaş başlatmak akıl işi değil” demek suç! Tunç’un ‘suç’ sayılan paylaşımı ise şöyle: “Korku ve yalan üzerinden yürütülen politikalarla, Suriye’de asıl tehdidin IŞİD olduğu gerçeğini unutup Kürtlerin ve diğer halkların kazanımlarını, yaşam alanlarını hedefleyen bir savaş başlatmak akıl işi değil. Dünyanın vicdanı bu kör gidişata mutlaka ‘dur’ diyecek.” 

MESAM GENEL KURULU’NDA  İPTAL NEDENİ GÖRÜLMEDİ
MESAM'a kayyum olarak atanan grubun Arif Sağ ve ekibine karşı açtığı davada bilirkişi 'olumsuz' görüş verdi. Bilirkişi raporuna göre son genel kurulu iptal ettirecek bir neden görünmüyor.  Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği'nin (MESAM) 31 Mayıs 2018'de, Sümer Ezgü'nün divan başkanlığındaki olaylı genel kurulunun iptali istemiyle açılan davanın bilirkişi heyeti, iptali haklı gösterecek neden olmadığı yönünde rapor hazırladı. Hükümet tarafından geçen yılın Mart ayında kayyum atanan MESAM'ın 9. Olağanüstü Genel Kurulu, 31 Mayıs 2018'de yapıldı. Coşkun Sabah başkanlığındaki geçici kurul, divan seçiminden sonra sunulan bazı önergelerin kabul edilmesini engelleyecek çoğunluk sağlayamadığını görünce sonuçlara itiraz etmiş ve salonu terk etmişti. Bilirkişi raporu sonuç kısmında, MESAM'ın 31 Mayıs 2018 tarihli 9'uncu olağanüstü genel kurul toplantısının iptal edilmesini haklı gösterecek bir neden bulunmadığı kaydedildi. Genel kurulun divan başkanlığını yapan Sümer Ezgü, Coşkun Sabah başkanlığındaki geçici yönetim kurulunun, olağanüstü genel kurula taşımakla yükümlü olduğunu belirterek, "Ardından da olağan genel kurul yapılacaktı. Divan başkanı seçildim. Herhangi bir grubun tarafı değilim ve son derece adil davranacağımı söyledim. O dönem Arif Sağ, Cahit Berkay'ın içinde olduğu bir grubu ihraç etmişlerdi. Basına da çok yansıdı o dönem Arif Sağ- Orhan Gencebay konusu. Orhan ağabey benim nikâh şahidim, Arif ağabey de değerli bir sanatçı abimiz, birlikte müzik ve albüm çalışmaları yaptık. Dolayısıyla her ikisiyle de yakınlığım var. Ancak Arif Sağ ile birlikte belli sayıdaki üyenin genel kuruldan önce ihraç edilmesi vicdanen rahatsız etti üyeleri. Çünkü genel kurulda yeter sayıda imza toplandı ve dışarıda bekleyen ihraç edilmiş üyelerin içeri alınması için önerge sunuldu. Ben de bunu oya sundum ve kabul gördü. Dışarıdaki ihraç edilen üyeler içeriye girdi" diye konuştu. 
ZARAKOLU’NUN İADE TALEBİ RET EDİLDİ
Türkiye’nin 2018 Ekim’inde İsveç hükümetinden "Uluslararası Suçluların İadesi Anlaşması" kapsamında yazar, yayıncı Ragıp Zarakolu’nun iade edilmesi talebi, İsveç Yüksek Mahkemesi tarafından reddedildi. Zarakolu, 2011 yılında, 2009’da yaptığı bir konuşma gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Zarakolu, henüz davası başlamadan 2012 yılında serbest bırakılmış ve dava başladıktan sonra duruşmadan vareste tutulmuştu. 2016’da ise Özgür Gündem gazetesi danışma kurulu üyeleri ve Zarakolu’nun evleri basılmıştı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Özgür Gündem ana davasında, Zarakolu hakkında İsveç’te yaşadığı için yakalama emri çıkarılmıştı. 2019’un eylül ayında İsveç savcılık makamı, Türkiye’nin Zarakolu’nun iade edilmesi talebini kabul edilmez buldu ve reddini istedi. 18 Aralık 2019’da İsveç Yüksek Mahkemesi nihai kararını vererek Türkiye’nin iade talebini reddetti.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.