Gebze’de kadınlar 8 Mart’ı meydanda kutladı
Gebze Kadın Platformu’na üye kadınlar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Gebze Eskiçarşı tarihi çeşme önünde önceki akşam toplanan kadınlar buradan sloganlar eşliğinde Gebze 15 Milli İrade Kent Meydanı’na kadar yürüdüler. Gebze 15 Milli İrade Kent Meydanı’na gelen kadınlar adına basın açıklamasını Eğitim-Sen Gebze Şube Kadın Sekreteri Meryem Meriç Atalay ve MMO Gebze Temsilciliği Kadın Komisyonu üyesi Mehtap Demir okudu. Yapılan açıklamada, “8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Gününde Gebze Kadın Platformu olarak alanlardayız. Biz kadınlar için hayati bir öneme sahip 8 Mart’ı büyük bir coşkuyla umut ve mücadele azmimizi yükseltecek şekilde kutlamayı planlıyorduk.
“DAYANIŞMA YAŞATIR”
Maalesef 6 Şubat 2023 tarihinde 11 ili etkileyen iki büyük deprem yaşadık. Ardından 20 Şubat günü Hatay merkezli depremler yaşadık. Bu zorlu ve çok ağır koşulların yaşandığı günlerde tüm gücümüzle enerjimizi deprem bölgesindeki insanlarımızla dayanışmaya, kenetlenmeye ve yanlarında olmaya karar verdik ve elimizden geldiğince bunu yapmaya çalıştık. Çünkü bizler biliyoruz ki DAYANIŞMA YAŞATIR. Rantı önceleyen, insanı ve doğayı hiçe sayan politikalar, on binlerce yaşamı sevdiklerinden, bizlerden kopardı. Siyasi iktidarın DOĞAL FELAKET, KADER PLANI diyerek kendi sorumluluğunu görmezden gelen tüm sorumluluğu doğaya atan, kader ile açıklayan tutumuna karşı bizler yaşanan kayıpların kapitalizmin doğa ve insan düşmanı politikalarının bir sonucu olduğunu ve bu haliyle sürdürülebilir olmadığını biliyoruz.
“KADINLARI DAHA DERİNDEN ETKİLİYOR”
Zor günler yaşamaktayız! Yaratılan bu korkunç düzen hayatlarımıza her anlamda kast ediyor. 11 ili kapsayan ve milyonlarca insanı etkileyen depremlerin sonucunda, on binlerce insan hayatını kaybetti, on binlercesi yaralandı, milyonlarca insan evsiz kaldı. Milyonlarca insanın ruhsal durumlarında ise ağır travmalar oluştu. Milyonlarca insanda derin acılar bırakan Maraş depreminin etkileri, savaşlarda olduğu gibi kadınlar ve çocuklar üzerinde daha ağır yaşanıyor. Başta iktidarın kapitalist politikaları olmak üzere, liyakatsizliğin, bilime kulak vermemenin, insan hayatını hiçe sayan imar uygulamalarının sebep olduğu bu büyük yıkımın sonuçları, zaten yoksulluk kıskacında olan, bölgesel eşitsizliğe, savaşa, emek sömürüsüne ve ataerkil şiddete en çok maruz kalan kadınları daha derinden etkiliyor.
“UYGULAMAKTAN GERİ DURMUYOR”
Enkaza dönen kentlerden sağ kurtulabilen, yakınlarını kaybetmenin ağır travmasını yaşayan kadınlar, bir taraftan da güvenlik endişesini yaşıyor. Kadınlar göçe, yoksulluğa, salgın hastalıklara ve şiddet riskine karşı en savunmasız toplumsal kesimi oluşturuyor. İktidar ve kurumları ise deprem ortamında dahi kadınlara ve çocuklara reva gördüğü gerici politikalarını uygulamaktan geri durmuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, “depremzede çocukları evlat edinenle evlenme engeli bulunmadığına” dair tecavüz ve istismarı meşrulaştıran fetvalar verirken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kimsesiz kalan çocukları yurtlarda ve okullarda adları taciz, tecavüz, istismar ve şiddet ile anılan tarikat ve cemaatlere teslim etmekten utanmıyor! Türkiye Dünya'da kadın işsizlik oranının en yüksek, kadın yoksulluğunun en fazla ve kadın istihdamının en düşük olduğu ülkelerden biriyken deprem ile birlikte bu durum daha da derinleşti.
“KEZ DAHA ACI BİR ŞEKİLDE YAŞADIK”
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle de birleşince önümüzdeki sürecin kadınlar açısından yaşanın her alanında güvencesizliği, bakım yükünü, şiddeti arttıracağı aşikârdır. Bugün bu durumu bir kez daha acı bir şekilde yaşadık, bugün 3 kadın vahşice erkek şiddetiyle katledildi. Pendik’te Tülay Erşahin, Batman'da Tuba Atılgan, Malatya'da B.Ç isimli kadın arkadaşlarımız en yakınında olan erkekler tarafından yaşamdan koparıldı. Savaşın, yoksulluğun, cinsiyet eşitsizliğinin ve muhafazakâr politikaların sonucu neredeyse her gün bir kadının katledildiği, kadın emeğinin rekabetçi, güvencesiz, esnek ekonomi politikaları dayatılarak sömürüldüğü, kadınların hukuksal haklarının gasp edildiği, kadını sadece aile ile tanımlayan, onu toplumsal alandan dışlayan gerici- ataerkil politikaların dayatıldığı, kadını güçsüzleştiren ve erkek şiddetine karşı savunmasız bırakmayı amaçlayan bu baskıcı ve çürümüş AKP-MHP iktidar bloğuna karşı kadın mücadelemizi yükselteceğimizin sözünü veriyoruz.
“ALANLARDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olan 8 Mart’a, bu yıl, etkilerinin hala sürdüğü ve uzun yıllar da sürmeye devam edeceği bu depremlerin ağırlığıyla, insan hayatının mevcut iktidarın oluşturduğu rant -kar düzeninde hiçbir şey ifade etmediğinin bilinci ve öfkesiyle giriyoruz! Bu gerçeklik bizlere daha fazla örgütlenme, daha fazla mücadele etme ve daha fazla dayanışma sorumluluğu yüklüyor. Dayanışmaya, kenetlenmeye, birlikte olmaya devam edeceğiz. Omuz omuza direnmeye, gücümüzü daha da yükseltmeye kararlıyız. Bundan sonra da mücadelemize daha büyük azim ve kararlılıkla devam edeceğiz. Ülkemizin yaralarının sarılma sürecinin bir parçası olacağız. Birlikte güçlü olduğumuzu haykırmak için alandayız, haklarımızı söke söke almak için alanlardayız, iktidarın kadın düşmanı adımlarına, erkek egemen zihniyete, baskılara, törelere, tabulara, cinsiyetçi tüm söylemlere son vermek için alanlardayız. Alanlarda olmaya devam edeceğiz. Yepyeni bir yaşamı birlikte yaratacağız” denildi.
Haber: Hanifi SURUN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.