Fazla mesai çalışanları öfkelendirdi!
Haftalık mesai süresi azami 45 saat fakat bu süre çok daha fazla uzuyor. Hal böyle olunca vatandaş eşinden dostundan çok iş arkadaşlarını ve yöneticilerini...
Haftalık mesai süresi azami 45 saat fakat bu süre çok daha fazla uzuyor. Hal böyle olunca vatandaş eşinden dostundan çok iş arkadaşlarını ve yöneticilerini görüyor. İş yükünden dolayı ofislerde zaman zaman gergin dakikalar yaşanabiliyor. Son yıllarda öfke kontrolü için Zihin Dili Programlama (NLP) yöntemine başvuranların sayısı artıyor. Telkin yöntemi ile sorunların sakince çözülmesi için çözüm yolları aranıyor.
Türkiye’de haftalık iş saati resmen azami 45 saat olmasına rağmen, ortalama çalışma süresi 51 saati buluyor. Uzun çalışma saatleriyle Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkeler içinde birinci oldu. OECD verileri, Türkiye’de çalışanların haftalık çalışma süresinin 50.7 saat olduğunu işaret ediyor. Türkiye’yi 49 saatle Meksika, 47.5 saatle Güney Kore ve 45 saatle Yunanistan takip ederken, en az çalışma süresinin İskandinavya ve Kuzey Avrupa ülkelerinde olduğu görülüyor. Hal böyle olunca vatandaş eşinden dostundan çok iş yeri arkadaşlarını ve yöneticilerini görüyor.
Bunun üzerine günlük hayattaki sıkıntılar da eklenince zaman zaman ofislerde gergin anlar yaşanabiliyor. Gerginlik zaman zaman çalışanların öfkelerini kontrol etmelerinde zorlanmalarına sebep oluyor. Son yıllarda öfke kontrolünü sağlamak ve sorunları daha sağlıklı aşabilmek için Zihin Dili Programlama (NLP) yöntemi kullanılıyor.
Sozcu.com.tr iş hayatında sakin kalmak ve kariyer yolunda emin adımlarla yürümek için mental olarak kendimizi nasıl besleyebileceğimizi NLP Uzmanı Burcu Polatdemir’e sordu…
NLP( Zihin Dili Programlama) nedir?
Zihnimiz, zihnimizi yönetme şeklimizi 5 duygu organımızla değiştirme programa verilen isim.
Zihnimizi nasıl yönetiyoruz?
Çocukluğumuzdan gelen bilincimizin oturduğu andan itibaren dış dünyadan aldığımız veriler var. Bunlar neler? Ailede yaşanan ekonomik yargılar yada aldığı eğitim veya evde konuşulan konular yani çocugun gelişimindeki her şey bu konuda önemli. 5 duyu organımızla algıladığımız durumlar dışında gereksiz çok bilgi var. Zihnimiz önceden edindiği deneyim ve bilgiler ışığında bir harita çıkarıyor. Buna göre bir değer yargısı sistemi oluşturuyor. Örneğin komşunuz bir köpek saldırısına uğradı. Aslında köpekle ilgili herhangi bir tecrübe yaşamasa da bu birey köpeğin tehlikeli olduğuyla ilgili bir veri oluşturuyor. Aslında biz küçüklüğümüzde ne aldıysak onu veriyoruz. Zihnimiz kendini böyle yönetiyor. Bize danışanlara bu zihin şeması sistemini anlatıp kendilerinin farkına varmalarını sağlıyoruz. Zihnimizde oluşturduğumuz kalıplar bizi iş hayatında da daha öfkeli yapabiliyor.
İş hayatımızda nasıl sakin kalmanın yolları nelerdir?
Buna örnek vererek cevap vermek istiyorum. Örneğin patronunuzun size yapmaması gereken birşeyi yaptığını düşünüyorsunuz, İnanılmaz kızdınız ve öfke noktasına geldiniz. Burda kişinin patronla ilgili daha önceden bir önyargısı var mı? Buna bakmak gerekir. Aslında kişinin bu durumda genellemeye aldığı şey “ben her zaman şanssızzım” ,”bana haksızlık yapıyorlar “gibi düşünceler onu özele indirgeyip gerçekten sürekli böyle olmadığını sadece bu iş için böyle olduğunu fark ettiriyoruz.
Türkiye’de vatandaşın en çok yaşadığı ekonomik kaygı nedir?
Türkiye’de en çok karşılaşılan sorunlardan birisi gelecek kaygısı. ‘Acaba yaşlılığım, emekliliğim nasıl olcak?’ ‘Maaşıma zam gelecek mi?’ gibi çok sorunla karşılaşıyoruz.
Öfkesini kontrol için size başvuran insan sayısında bir artış var mı?
Yüzdeye vurursak geçen seneye oranla %20’lik bir artış var . Ülkemizde yaşanılan olaylarla bağlantılı olarak kişilerin gelecek kaygısı yaşamasından kaynaklı bu artış. İçimizdeki duygular olumsuzsa bu olumsuz duygular davranışa bürünüyor. Aslında bir döngü içerisindeyiz ve stresli bir toplum haline geliyoruz. Bizim bu kaygılardan tamamen kurtulabilmemiz için duygularımızı ve düşüncelerimizi ülkece olumlu hale getirmemiz gerekiyor.
Diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda Türkiye daha stresli ve öfkeli diyebilir miyiz?
Kültür olarak gülümsemeyi seven, samimiyeti seven bir toplumuz. Aslında dışardan herhangi biriyle konuştuğunuzda insanlarımızın hep iyilik sever olduğunu söylerler. Ama biz bibirimize hiç anlayışlı değiliz. Yani son zamanlarda toplum içinde, hatta örnek verecek olursak toplu taşıma araçlarında birbirimize saygıyı cok azalttıgımızı düşünüyorum.
NLP yönteminin özel teknikleri var mı ?
Bu tekniklerin başında Telkin Yöntemi geliyor. Bu yöntemde kişinin size söylediği sözü veya her neye öfkelendiyseniz o anı gözünüzün önüne getirip, çocukluk anına döndürüyoruz. Tartıştığınız kişi ile kendinizi çocuk olarak hayal edin. Kişi orada o anki duygusuyla ilgili değilde çocukluğundaki duyguyla hareket ederse, hem kendini hem karşısındakini çocuk yerine koyduğunda sorunu çözmüş oluyor.
Öfkeli insanlara günlük hayatta yapılması konusunda ne öneriyorsunuz?
Zihin sineması yöntemi var. Bu zihin sineması yönteminde de kişiyi yine aynı kişiyle bir sinema sahnesinde karşılaştırıyoruz. “O sahneye git ve o kişiye neler söylüyorsun bana bunu anlat.” diyorum. Bu durumda zaten kişi öfkesiyle yüzleşiyor. O anda o sahnede ne yapmak istediğini soruyorum. Cevap eğer çok olumsuzsa eline kendisine zarar vermeyecek bir şey veriyorum. Bu örneğin “yastık” olabilir. Diyelim ki öfkeli kişi karşısındakine zarar vermek istiyor bunu ilk önce yastığa uygulamasını sağlıyorum. Yastığı dövüyoruz yani. Defalarca vuruyoruz. Bu tekniğin sonunda aynı durumda olmuyorsunuz çünkü defalarca bu durumu size kanıksatıyoruz. Birey daha sakin bir duruma kavuşabiliyor.
Türkiye’de NLP ile ilgili bir eğitim veriliyor mu ?
Birkaç üniversite ile görüşmelerimiz sürüyor. Bu eğitim daha çok Amerika ve Avrupa gibi ülkeler de yaygın hatta Amerika’da bu durum hastaneler de bile var. Örneğin kanser hastalarında iyileşmeye yönelik düzelme döneminde NLP yöntemi oldukça etkili oluyor.
Kaynak SÖZCÜ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.