FANTASTÜRKO
Yani Türk yapımı fantastik...
2001 yılından bu yana, bu alanda oldukça ilerledik.
Uluslar arası platformda, sosyal medya kanallarıyla etkileşimli olarak adımızı duyurduk.
Globalleştik...
Konusunda usta olan 'DE-GET' yapım, usta senaristlerinin,
usta kalemleriyle son şeklini verdiği bu nefes kesen yapıt, seyircisiyle buluşturmanın kıvancını yaşıyor.
Ve vizyonda 'Ülkeyi ihya eden adamın maceraları!
Bu yeni yapıt, ekran reytingleri kırmakta...
Gökten zembille inen kahraman, İsminegerek adlı ülkeye gökten inerek gelir.
İner ama, o kadar karanlık ki ülke, bir şey göremez.
Ben diyeyim katran karası, siz deyin kör karası...
"Aman bu ne karanlık, ampul getireyim hemen gelsin aydınlık"
Diyerek, bir koşu Edison'a gidip bir ampul alıp gelir ve takar...
Aydınlanıverir ortalık...
Tabi aydınlanınca, o güne kadar karanlıkta gözükmeyen bütün eksiklikler,
noksanlıklar ortaya çıkar.
Takkesi düşen kel misali.
'Bu ne hal, başlamalı heman' diyen kahraman sihirli uzay kılıcını çıkararak
bütün aksaklıkları gidermek için işe koyulur.
Açlıktan kırılan ülke halkına, niçin bu halde olduklarını sorar.
Halk, IMF adında bir ejderhanın bütün yiyeceklerini tükettiği için aç kaldıklarını söyler.
Gökten zembille inen adamımız, IMF'yi aramaya çıkar ve onu bulur.
IMF adındaki ejderha, o güne kadar gördüğü bütün devlerden bile büyük gelir gözüne.
Dağlar, tepelerden bile büyük...
Bakar ki tek başına bu canavarı yenemeyecek, hemen diğer galaksilerden yardım ister.
Sıkıboorç gezegeninin lideri, topraklarını, uzay aracını, hatta kıçındaki tumanı verme karşılığında
IMF'yi öldürmesine yardım ederek, halkı canavardan kurtarır.
Böylece namı artarak yedi uzay gezegeninin ta ötelerine yayılır.
Ülke halkı da onu çok sevdiğinden, ak taştan saray yaparak orada oturturlar.
Bir gün ak taşlı sarayının balkonunda yellenirken, kaba taşan yani bi yere sığamayacak
kadar büyük bir kalabalık görür. Bu yaratıkları daha önce hiç görmemiştir.
Belden üstleri çıplak, deri eldivenli ve kafalarında bandana vardır.
Dikkatli bakınca, ülke halkından birini ortalarına alarak taciz ettiğini fark eder.
Pis ucubeler, zavallı savunmasız insancık'a tükürüp, vuruyor ve üstüne üre denilen
yakıcı asit fışkırtıyorlardır.
Kimse yardım etmesin diye de diğerlerini şoklayarak uyutmuşlardır.
Gökten zembille inen kahraman, tekrar zembiline biner ve ucubelere saldırarak onları
yok eder. Öyle yok eder ki hatta, bir daha değil izini, tozunu bile gören olmaz.
Çünkü şoklanan halkı uyandırmayı başaramaz...
Bana kalırsa, 'Uyusunlar da kafamı dinleyeyim, bu ne yahu zırt-pırt kurtarıyorum.
Bi rahat yok!' diye düşündüğünden uyandırmamıştır.
Ve mutlu son...
Nasıl ama?
Türk işi fantastiko...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.