Erken kalktılar. Yol aldılar
Özel Pelikan Fen ve Anadolu Lisesi önceki dönem önce pandemi “tembelliğini” aştı. Ders zilini deneme amaçlı erkene aldı, randıman arttı. Normale döndü, randıman düştü. Erken kalkanın yol aldığı görülünce bu dönem erken “mesai”yi ilk günden başlattı
En bildik en anlaşılır atasözlerimizden biri; “Erken kalkan yol alır” erken kalkanın yol alacağını ifade eder ya da “bilirkişi Google ne der acaba?” diye sorgulandığında; “Yapacakları işe erken girişenler kazançlı olurlar, işlerinde ilerlerler” yazar..
Bu atasözün eğitime yansıyan hali de vakadır. Örneğin Gülay Körükmez’in kurucusu olduğu Özel Pelikan Okulları çatısındaki Özel Pelikan Fen ve Anadolu Lisesi’nde geçen eğitim öğretim dönemi doğal olarak, pandemi “tembelliği” ile, okula ve öğretmene yine uyum sürecinin geride bırakılması ile başlamış. Tren rayına kısa sürede oturmuş. Randımanı artırmak için ders zilini erkene almışlar. Sonuç edinmişler. Normale dönmüşler, başladıkları yere gerilemişler. Yine başlayıp bu sefer önceki eğitim öğretim dönemini bitirmişler. Yeni eğitim öğretim döneminde de uygulamayı ilk günden itibaren sürdürüyorlar.
SONRAKİ DÖNEM, MEVCUT
SÜRERKEN PLANLANIYOR
Gülay Körükmez, meslekte 25’nci yılını geride bıraktı. Girişimci bir iş insanı olarak bu sürecin başlarında çok kısa bir süre bordrolu öğretmenlik, hemen ardından kendi kurduğu Pelikan Eğitim Kurulu’nda idarecilik ve öğretmenlik ile devam etti: fHer yeni eğitim öğretim döneminde bir önceki dönemden hatalar ve başarılar, doğrular ve yanlışlarla edindiğimiz deneyimle aslında bir sonraki eğitim öğretim döneminin de planlamasını yapıyoruz. Dolayısıyla, 2021-2022 eğitim öğretim dönemi tamamlandığında, 2022-2023’e dair daha da yenilenen ve gelişen programamız, bir takım istisnalar haricinde hazırdı.
En güzel örneklerden biri; sabahleyin 07.30’dan itibaren eğitimin başlamasıdır. Geçen eğitim öğretim döneminde denedik. Çok başarılı olduğunu gördüğümüz için bu dönem de devam ettiriyoruz. Aslında yöntemimiz şöyle oluyor:
Zaten Milli Eğitim’in verdiği bir sistem ve konular var. Belli şablonlar oraya özgü. Ama o şablonlardan çocukların daha çok nasıl faydalanabileceğini tasarlayarak, deneyimleyerek; elde ettiğimiz yöntemleri bir sonraki dönem uyguluyoruz. O uygulama o şekliyle kurumun kişiliğine girmiş oluyor aslında.
MÜFREDATI KÖTÜLEMEK DAHA KOLAY
Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına dair, ‘Müfredatın dışına çıkamıyorsun’ şeklindeki tespite, yaklaşıma ben katılmıyorum. Kaldı ki Milli Eğitim müfredatı o kadar korkulacak bir şey değil, aksine faydalı. Ama biz onu, yöntemlerimiz yanlış olduğu için, o müfredatı kötülemek çok daha kolay geliyor bence.
Ben fen bilgisi öğretmeniyim. Oradaki konulara bakıyorum, aslında hayatı ve düşünmeyi öğretiyor. Ama o konuları ne şekilde verdiğin çok önemli.”
- Giderek yaygınlaşmasından sebep, eğitim müfredatına konu itibariyle şiddet girmeli mi?
Eğitim müfredatına şiddeti aldığında çocuğa şiddeti öğretirsin bence. Almaman lazım.
- Şiddetin karşıtı hoşgörü ise, hoşgörü müfredata giremez mi?
- O eğitim kısmına giriyor ve bu okulun bir görevi zaten. Sorumluluğu. Sen zaten çocuğa sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü öğretmekle yükümlüsün. Bu gizli, illa, örneğin; bazı kaideler vardır. Bunların illakin kitapta yazılı olması gerekmez. O öğrenilmiştir ve yapman gerekir açıkçası. Her yerde söylüyorum. Okulların camiler kadar kutsal, hatta daha kutsal olduğunu düşünüyorum. Çünkü camiye yetişkin insanlar belli saatlerde ama okula masum insanlar gün boyu gidiyor ve bütün insanlar gibi gidiyor. En masum olduğu, en iyi yetişmesi gerektiği dönemlerde gidiyor.
Gazetecilik çocukların zihninde yok bir kere. Çünkü teknolojiyle birlikte dijital kısım daha ön planda. Kitap yazma veya dijitalda kendimi daha fazla nasıl gösteririm, ön planda. Aslında bütün insanlar, dijital öncesi toplumun içinde nasıl gözüktüğüne bakarken günümüzde dijitalde nasıl gözüktüğüne bakıyor. Yani yeni gençlik, orada kendisini nasıl göstereceğine bakıyor.
BU ONLARIN DEĞİL YETİŞKİNLERİN SUÇU
Yeni nesil para merkezli olmalı
- İletişim fakültesi okumak istediğini söyleyen öğrenciye de denk gelmedim.
- Gazeteciliğe ilginin bu kadar az olması ilerisi için sıkıntı, sorun içerebilir. Ama şeye bakmak lazım, Türkiye’deki en büyük sıkıntılardan bir tanesi de o. Bir bakıyorsun bir meslek çok popüler oluyor. Sonra bir şey oluyor ve değişiyor. Bir ara sağlıkta hemşirelik çok önemliydi, sonra bitirdiler. Sonra doktorluk mesela. Diyorlar ki; üniversitede eskiden ilk 10 bine giren tıp fakültesine girerdi, şimdi ilk 3+0 binde yer alan girebiliyor. İnsanların aslında senin yaşam şeklin, yaşadıkların, ya da insanların sana empoze ettikleri yani sürü gibi, bir şey iyi dendiğinde oraya gidiyoruz. Sonra bakıyoruz, orada çoğalıyoruz. Oradan vazgeçip başka bir alana yöneliyoruz. Sürü psikolojisi.
Genel olarak toplumun her kesimi, ‘Ben ne kadar para kazanırım’ odaklı. Bir de Gebze’ye özgü diye düşünüyorum. Ben de dahil olmak üzere Gebze’ye dışarıdan gelenlerin tamamı, buraya para kazanmak için geldik. Biz buraya, ‘Gebze çok güzel. Deniz kenarı. Burada çok mutlu, huzurlu yaşarım’ diye gelmedim ben. Sen de bunun için gelmedin, insanlar bunun için gelmedi.
Günümüzde yeni neslin bakış açısının da para merkezli olması gerekiyor. Bu tutum bu çocukların suçu değil. Bunlar yetişkinlerin suçu.
Ama bazı şeyler ayrılmalı. Kişi, eğitimi ayırıp paranın dışında tutmalı. Hastaneleri de aynı şekilde. Bazı birimleri paranın dışında tutmalı. Buna orada nasıl olur bilmiyorum ama başka şekilde bakmak gerekiyor.”
ÖZEL PELİKAN FEN VE ANADOLU LİSESİ MÜDÜRÜ YUSUF KILIÇARSLAN
“Müfredat dışı” ders: Planlama
- Pandemi etkisi bu dönemde kendini olumsuz anlamda hissettirecek mi?
-
- Bu döneme, geçen döneme kıyasla çok daha iyi başladık. Geçen dönem çocuklar evde kalmış, okul havasını kaybetmiş bir şekilde gelmişti. Geçen dönem okulun hiçbir şekilde tatil edilmemesi, okuldaki bütün öğretmenlerin ve müdürlerin bu anlamda çalışma yapması çok çok daha iyi oldu. Geçen sene daha çok okula alışmalarına, disipline, sorumluluklarını yerine getirmelerine yönelik çalıştık ama bu dönem, geçen döneme oranla yüzde 60-70 daha verimliyiz.
- Bu dönemin yenilikleri neler olacak?
- Geçen dönem başlattığımız bir uygulamayı sürdürüyor, 11 – 12’nci sınıflarımızı okula erken alıyoruz. Her sabah branş denemesi çözdürüyoruz. Geçen dönem, çocukların erken kalkmasını sağlamak amacıyla başlamıştı. Bir aylık süreç öngörmüştük. Sonra baktık. Bir ara bırakıp yine başlattık ve devam ettikçe çocukların verimlerinin arttığını gördük. Bıraktığımız zaman da direk düşüş oldu. Bu dönem o sistemi okula giydirdik ve her sabah erken gelip sınava giriyorlar.
Branş denemeleri çözüyoruz her sabah. 40-45 dakikalık deneme sınavı yaptırıyoruz. Ardından bir de gününü planlamasını öğretiyoruz. Çocuk sabahtan geliyor ve o gün ne yapacağını tek tek planlıyor. Ertesi sabah bizi neler yaptığına dair bilgilendiriyor. Ona göre bir sistem yapıyoruz.
EKSİĞİ TESPİTTE ÇOK FAYDALI
Bu sınavların çocukların eksik kaldığı yönlerini tespitte de çok büyük faydası oluyor. Kesinlikle çünkü üniversite sınavına hazırlık için yapılan bir çalışma bu. Ki özellikle Türkçe, matematik yapıyoruz. Diğer branşları ikinci plana bırakıyoruz ama özellikle Türkçe için çok çok verimli oluyor. Geçen sene okul ortalamasını yani 40 soruda 30 nete kadar çıkarttık.
En başında çocuk Türkçe’ye bakışını değiştirdi. İkincisi, planlama kısmı onlarda çok iyi oturdu. Çünkü çocuk geliyordu. Biz bir ders programı yapıyorduk ama bu programı yaparken çocuğa yeterince özen vermeye çalışıyoruz ama olmuyor. O çocuk kendini planladığında kendini keşfediyor. Kendisini keşfedince de kendini tanımış oluyor. Hayallerini, hedeflerini daha bilinçli şekilde belirliyor.”
- Eğitimi erken başlatmanıza tepki gösteren öğrenci olmadı mı?
Bir saat erkene aldığımız için sitem eden öğrenci mutlaka oluyor. Yolu bahane ediyor. ‘Gelemiyorum’ diyen oluyor ama Pelikan’ın o noktada bir duruşu var. Öğrencilerden biraz daha fazla inatçıyızdır biz. O yüzden sonunun iyi biteceğini bildiğimizden ağırlık veriyoruz.
- Üniversiteye hazırlanan öğrencilerin velilerine ne demek istersiniz?
Geçen sene sistemde kurulup en çok verim aldığımız sistem dahilinde öğrencilerinkendisini planlaması çok değerli. Geçenlerde kimlerin planlamaya uyabildiğini erdeledim. Ancak yüzde 20’si yaptıkları plana uyabildiler. Ama bu zamana bağlı. Biz bu oranı yüzde 100’e kadar çıkartacağız.
Ben planımı yapıyorum ama gerçekle yüzyüze kaldığınızda işler yolunda gitmiyor. ‘Benim kapasitem bu kadar değilmiş. Kendimi planlayıp yapayım’ diyorum.
Şu an velilere tavsiyem çocuklarının planlarını kesinlikle hatta birlikte yapsınlar ve kontrol etsinler.
- Öğrenciler hala yarış atı gibi görülüyor mu?
-
- Yine alttan alttan illaki bu kıyaslama var. Ama bu ilkokul, ortaokul seviyesinde çok daha fazla ve bariz. Komşu çocuğuyla, sınıf arkadaşıyla kıyaslanır çocuk ama lisede biraz daha azalır.
**
DİSİPLİNİ ÇOK SEVDİĞİM İÇİN PELİKAN!
Oğlum hiçbir şey
yapmadan 370 aldı!
Özel Pelikan Anadolu ve Fen Lisesi 9’ncu sınıf öğrencisi Yusuf Yiğit’in annesi Zafer Yiğit’e neden Pelikan’ı tercih ettiğini sorduk:
Ben disiplini çok seviyorum. Eğitimden daha önce olmasın.
Oğlumun Pelikan Lisesi’nde ilk ama Pelikan’da ikinci yılı. Ortaokuldan buraya geldi.
Tuzla Şehir Koleji öğrencisiydi. Burayı tercih ettik ve verdik. Orası da güzel bir okuldu. Kapandı. Okul arayışına girdim. Çevremden, duyurmama da gerek kalmadı. Gülay Hanım’ı da daha önceden tanıyordum. Çok disiplinli bir bayan. Sabah kalktığını, çocukları evine götürdüğünü hep duyuyordum. ‘Nasıl bir şey, bıkmıyor mu?’ diye düşünüyor ve kendisine de söylüyordum.
Yusuf çok çalışkan bir çocuk değil. Çalışan çocuk değil. Zeki ama ders çalışmıyor. Burada 370 civarında bir puan aldı. Bu benim için çok güzel bir durum. Ben ve hocalar hiçbir şey yapmadan puanı aldı. O yüzden başka okul arayışına girmedim.
Büyük oğlum Kayseri, Uçak Mühendisliği bölümünü kazandı. Bir büyüğü daha var, o da fen bilimlerinde, Nazmi Arıkan. Orada devam ediyor.
Başka diyeceğim bir şey yok. Eğitimleri güzel, seviyorum.”
A takımı ilk haftayı değerlendirdi
Özel Pelikan Fen ve Anadolu Lisesi’nin hepsi birbirinden deneyimli öğretmenlerden oluşan eğitimci kadrosu, yeni döneme ilişkin tüm hazırlıkları, geçen dönemden edinilen deneyimle hazırladı. 12 Eylül’de başlayan yeni eğitim öğretim yılının ilk bir haftasını, haftanın son günü gerçekleşen toplantıda değerlendirdi.
Abdurrahman Akpınar (Rehberlik), Beyza Önal (Biyoloji), Hava Pile (Matematik), Hülya İlhan (Matematik), Mehmet Dağdelen (Edebiyat), Selahattin Acar (Tarih), Şenay Laçin (Matematik), Volkan Doğan (Edebiyat), Muhammet Öner (İngilizce), Ergün Kesepara (Coğrafya), Gizem Demir (Biyoloji), Ayşenur Kavlak (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi), Züleyha Yakut (Matematik)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.