ERKEKLEŞEN KADINLAR
Ben sadece iki yumurtadan melemen yapabilirim. O da tek bir gün, ikinci gün onu da yapmam erinirim. Banyoyu, odaları, mutfağı hiç temizleyemem. Hanım bir ara on günlüğüne kardeşine gitti, çöpten ev oldu ev… on gün daha gelmeseydi bitlenirdim. Kafka’nın Değişim isimli eserindeki Samsa’ya dönerdim. Eşim olmasa ben bir hiçim. O da bunu biliyor ama söylemiyor. Kadınlar hayatımızda bu kadar önemli. Hayatın bütün yükünü, acısını, ağrısını onlar çekiyor.
Benim gibi iki yumurtadan bir omlet yapamayan, oturup kalkmasını bilmeyen, iki lafı bir araya getirip anlatamayan, sokaklara balgam, sigara izmariti atan, telefonda yüksek sesle kahkahalarla küfürlü konuşan adamlar. Kadınları dövüyor, hakaret ediyor. Sokak ortasında eşlerini öldürenler var. Küçük kalkar büyüğe bakar derler. Bir başbakan yardımcısı kadınlar yüksek sesle kahkaha atarak gülmesin derse… Gerisini düşünün. İsteyen düşünmesin.
Yani kadın olmak yetmiyor. İffetli kadın olması gerekir, iffetli. İffetli nasıl olunurun ölçülerini de biz erkekler koyuyoruz. Böyle düşünmeyen erkekleri kastetmiyorum. Bütün erkekler böyle değil tabi. Aslında bütün ölçüleri, güçsüzlüklerini sevgisizliklerini ortaya koyarlar. Kadınları kuşatma altına alırlar. Gülmek kadar güzel başka bir şey var mı? İnsan sıkıntısını, bunalımını, hastalıklarını gülerek dışarı atarlar. Gülmeyi bilemeyen, unutmuş milyonlarca insan var bu ülkede. Beceriksiz, insanı sevmeyen, insana önem vermeyen, saygı duymayan politikacılar yüzünden tabi. Bu nasıl bir mantıktır anlamıyorum! Bir insan anasına, kızına ve eşine öyle gülme, böyle konuşma, onu giyme, onunla konuşma, filan yere gitme gibi şeyler nasıl diyebilir.
Gülmek çok önemli, bir zamanlar Lenin’i ziyaret eden bir gazeteci o günlerde şöyle yazmış… Konuşurken adamın durmadan gülüyor olması şaşırttı beni. Neşeli ve ironik bir gülüşü vardı. Düşmanları her yanını sarmış, sıkıntılı stresli olacağı yerde gülüyordu. Dostoyevski “gülen insan güzel insandır” der. Ünlü yazar Bernard Shaw kahkahalar atarak gülermiş, dünyanın en güzel insanıdır. Bu insanlar başbakan yardımcısı Arınç bey herkesin kendisi gibi gülmemesini istiyor. Sen gülmeyi bilmiyorsan ne yapalım… Gülmek zaferdir… Gülmemek hayattan korkmak, insanı sevmemektir.
Bazı erkeklerin müdahalesi kadınları erkekleştirmiştir. Helal olsun erkek gibi kadın deriz ya, bu kadınlar erkekleşmeye mecbur edilmiş kadınlardır. Onları bu hale getiren cahil erkeklerdir ve devletin kadını önemsemeyen politikasıdır. Kadınları taciz ederseniz, sokaklarda vuruşanız, hayata katmazsanız, hafife alırsanız onlar da erkekleşirler. Kendini kadın olarak ifade edemeyen kadınlar erkekleşerek ifade etmeye çalışıyorlar. Düşünüyorum Leyla ile Mecnun Türk olsalardı, evlenselerdi, mutlu olabilir miydiler? Mecnun Leylayı sevdiği kadar onun doğal hareket etmesine müdahale eder miydi? Leyla’nın kahkalarla gülmesine karışır mıydı? Bu yazı çirkin bir yazı ama güzel bir yerde Bursa’nın bir köyünde köyün içine gömülmüş gölün içinde yazdım. Açık geniş bir arazi gölün kenarındaki tepelerin renkleri, biçimleri çok çeşitli, canlıymış gibi duruyorlar. Göl bu tepelerin arasına sanki ölçülmüş biçilmiş yerleştirilmiş, kenarındaki çeşitli ve zengin bitki örtüsü de muhteşemdi. Güzel ve güneşli bir gündü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.