Emperyalistler sosyal medyada: Uyanık olmalı

Emperyalistler sosyal medyada: Uyanık olmalı

12 Eylül darbesi sürecinde bedeli eğitimini bırakarak ödeyen MHP Gebze İlçe eski Başkanı Ferit Taşdemir bugün avukat değilse sebebi 12 Eylül. Taşdemir sosyal medyada sık tekrarlanan toplumsal gerilime dikkat çekerek uyardı: Emperyalistler sosyal medyada

“Bugüne, buraya geldiğimizde sosyal medyaya bakıyoruz, ediyoruz. Aynı şeyleri tekrar yapmak istiyorlar. Milletimizi tekrar Kürt’tü, Türk’tü ayrıştırmak amacındalar. Bizim Kürtler ile hiçbir meselemiz yok, Kürtler bizim kardeşimiz. Aleviler Sünnilerle birlikte, 1000 yıldır bu coğrafyadayız. Kız aldık, kız verdik. Onun için ölen de Kürt, ölen de Türk hepsi bu vatanın evladı, hepsi bizim.”

 

BEDELİNİ TAHSİL

HAYATI İLE ÖDEDİ

 

ferit-tasdemir.jpg

SORMAK LAZIM: Ferit Taşdemir, 12 Eylül sürecine dair, 11 Eylül gecesi 24.00’te bıçak gibi kesilen kan akışının önüne niye 1977, 78, 79’da geçilmedi. 1000’lerce insanımız, arkadaşımız, kardeşimiz niye toprağa düştü? Anneler babalar evlatlarını kaybetti? Bakmak lazım. Cuntanın başı Kenan Evren’in anılarında da var. ‘Biz şartların oluşmasını bekledik’ diyor.” dedi.

 

MHP Gebze İlçe eski Başkanı Ferit Taşdemir ile tam da 12 Eylül askeri darbesinin 40’ncı yıldönümünde gerçekleştirdiğimiz ve yaklaşık 2.5 saat süren röportaj görüşmesinin ilk dört bölümüne geçtiğimiz aylarda yer vermiştik. Taşdemir darbenin bedelini o süreçte ailesinin telkinleriyle eğitimini yarıda keserek ve ideali olan avukatlık için Hukuk Fakültesi için girişimde bulunmadan, üniversite sınavına girmeden ödedi.

DÖRT AY ÖNCE SORMUŞTUK.

SORU GÜNCELLİĞİNİ KORUDU

 12 Eylül askeri darbesi ve sürecini hayli sıcak yaşayan Taşdemir’e o gün, 12 Eylül dönemiyle kıyaslayarak toplumsal gerilimden kaygı duyup duymadığını sormuştuk. Taşdemir ile bugüne kadar yayınlanan röportaj bölümlerinde o soruya yanıtını henüz değerlendirmemiştik ama yeni bir toplumsal gerilim sürecine daha girmiş olduk. Sorumuz, ne yazık ki güncelliğini korudu Taşdemir sorumuz üzerine şu yanıtı verdi:

BU FİLMİ 12 EYLÜL’DE GÖRDÜK

 

  • Biz 12 Eylül’de bu tür filmleri gördük. Türkiye’nin zor ve sıkıntılı bir süreçten geçtiği o dönemde her iki taraftan 100’lerce, 1000’lerce insanımızı bu vatan için kaybettik. Halbuki sağdan olsun soldan olsun herkes bu vatanın evladıydı. Sırf birbirlerinden farklı düşünüyorlar diye, birbirlerinin kışkırtması ve araya girmesiyle çok üzücü vakalar yaşandı. Alevi meselelerinden Kahramanmaraş Çorum olaylarına birçok şehirde birçok şeyler planlanarak 12 Eylül askeri darbesinin önü açıldı.

SAĞA DA SOLA DA SIZDILAR

 

  • Üstelik süreç hızlandırıldı. Örgütlerin içine sızanlar oldu. O günkü şartlarda mücadele ettiğimiz Dev-Sol, TİKKO, Dev-Yol gibi örgütlerin içine de sızdı. Öte yandan ülkücüler içinde de provokatörler, ajanlar vardı. Hepsi 12 Eylül’de yakalandı. Hicabi Koçyiğitler, Özcan Ergiydirenler ve diğerlerinin hepsi her türlü fraksiyonda değişik isimlerle görev aldı. Böyle olmasını isteyenler ise Türkiye’yi dize getirmek isteyen emperyalist güçlerdi ve başlarında Amerika Birleşik Devletleri vardı.

 

ŞARTLARINI YERİNE GETİRDİLER

 

  • Türkiye NATO’ya girdikten sonra tamamen Türkiye’yi ele almak, Türkiye üzerindeki hegemonyalarını devam ettirmek, kendisine uygun kukla yönetimlerle hedeflerine ulaşmak için gelecekte Türkiye’ye yön verecek olan gençliği karşılıklı çatışma ve zıtlaşmalarla telef ettiler. Sağcıymış solcuymuş gibi hikâyelerle insanları çeşitli fraksiyonlara bölmek suretiyle 12 Eylül’ün şartlarını yerine getirdiler.

 

 

 

EMPERYALİZMİN

BİR OYUNU İDİ

 

  • Dönemin NATO Komutanı, Türkiye’de ihtilal olduğunu söyleyip soruyorlar. ‘Evet bizim çocuklar yaptı’ diye yanıt veriyor. İşte o NATO’nun çocukları 12 Eylül’de şartların ve zeminin oluşması için 1000’lerce insanımızın ölmesini, Türkiye’de her gün hadiselerin olmasını teşvik ve gayret ettiler. Şartlar oluştu ve 12 Eylül’de, ‘Bak geldik ve biz sizi kurtardık’ gibi bir moda girdiler. 12 Eylül, Amerikan emperyalizminin bir oyunu idi.

 

SAĞDA DA SOLDA DA OLUR

 

  • Emperyalizm sağda da olur, solda da olur. Her ülke kendi memleketinin ve insanının menfaati için çalışıyor. O günkü şartlarda genç bir delikanlı olarak, ‘Ne Amerika ne Rusya ne Çin her şey Türk’e göre Türk tarafından Türk için diyerek pankart açmış, yürümüş bir ülkücüyüm. Ama o gün, ‘Kahrolsun Amerikan emperyalizmi’ diye bağıranlar, ‘Yaşasın Rus askeri diye bağırdılar buralarda. Bunları da gördük.

KOMŞULARI ZITLAŞTIRDILAR

 

  • Fabrikalarda, greve çıkılan yerlerde Lenin’in, Marks’ın posterleri asılarak fabrikadaki işçiye orak çekiçli bayraklarlahak hukuk’ arandığını da gördük. O bir süreçti. O sürecin önünü açtılar, teşvik ettiler. Kahramanmaraş, Çorum, Sivas’ta Alevi Sünni meselelerini kaşıdılar. Aynı mahalleden birbirine kız alıp vermiş komşular, aralarında hiç problemi olmayan kişiler birbirine girdi. Onlara gidip, ‘Sünniler sizi kesecekmiş. Hazırlık yapıyor’; diğerlerine gidip, ‘Bunlar size böyle böyle yapacak’ diye insanları zıtlaştırdılar. Maraş hadiselerinde dünya kadar insanımız hayatını kaybetti. Bunların hepsini hep beraber gördük.

KARIŞTIR, BARIŞTIR!

 

  • Biz ülkücülerin ‘Yunan Evren’ diye adlandırdığı Kenan Evren, ‘Karıştır barıştır’  çalışması adı altında ülkücüler ve solcuları hapishanelerde bir getirdi. Düne kadar sokakta mücadele, kavga edenler; tanımadıkları bilmedikleri insanlarla karşı karşıya geldi. O insanlarla o ortamda olan biteni sorgulama fırsat ve imkanı bulundu.

 

DENGE OLSUN!

 

  • Ve yine aynı süreçte bizim dokuz arkadaşımız idam edildi. 17 yaşında çocuğa (Erdal Eren), yaşı büyütülerek idam cezası verildi. Suçu işlemediğine dair mahkeme karar vermiş, idamının durdurulması gerekmesine rağmen, ‘Ne yapalım biz böyle karar verdik. Asın gitsin’ denildi. ‘Niye böyle oluyor?’ diye sorulduğunda, ‘Bir sağdan bir soldan yapın. Denge olsun’ diyerek, insanlar hayatlarını kaybetti. İnsan canı hiç bu kadar ucuz görülmedi.

 

SADECE İKTİDARLARI

VE AĞALARI İÇİN…

 

  • Sadece kendi iktidarları ve zillen, göbekten bağlı oldukları ağalarına, NATO’ya ve oradaki emperyalist güçlere hizmet etme noktasında kendi vatandaşını, kendi insanını yok farz ederek onların karşılıklı çatışmalarla her gün birbirlerini öldürmelerinden zevk aldılar. Teşvik ettiler.

AYNI ŞEYİ TEKRAR

ETMEK İSTİYORLAR

 

  • Bugüne, buraya geldiğimizde sosyal medyaya bakıyoruz, ediyoruz. Aynı şeyleri tekrar yapmak istiyorlar. Milletimizi tekrar Kürt’tü, Türk’tü ayrıştırmak amacındalar. Bizim Kürtler ile hiçbir meselemiz yok, Kürtler bizim kardeşimiz. Aleviler Sünnilerle birlikte, 1000 yıldır bu coğrafyadayız. Kız aldık, kız verdik. Onun için ölen de Kürt, ölen de Türk hepsi bu vatanın evladı, hepsi bizim.”

Ülkücüler hep fedakar oldu

 

meclis-009.jpg

1961'de CHP'den Meclis Başkanı seçilen Fuat Sirmen ise 9'uncu turda 227 oy ile seçilebildi. CHP'den Cahit Karakaş'ın seçildiği 1977 seçim 38'inci turda gerçekleşebildi.

 

  • 1978-1979 yılında rahmetli Türkeş askeriyeye çağrı yaptı. Her gün üç beş cenazenin kalktığı; insanların solculardan sağcılardan ‘kaç kişi gitti’, diye çetele tutar hale geldiği günlerdi. Böyle bir noktada Türkeş, ‘Asker gelsin el koysun’ dedi. Ama o günkü şartlarda buna gerek duyulmadı. 16-17 ilde sıkıyönetime gidildi.

MHP’NİN DESTEĞİYLE

CHP’Lİ KARAKAŞ SEÇİLDİ

 

  • Rahmetli Ecevit döneminde, Meclis Başkanı seçimi vardı ama Türkiye’nin önü tıkanmıştı ve ilerlemiyordu. Deniz Baykal, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı idi. Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş, Deniz Bey vasıtası ile Ecevit’e haber gönderdi. Antikomünist bir aday çıkması halinde destek olunacağını söyledi. CHP, Zonguldak Milletvekili Cahit Karakaş’ı aday gösterdi. Ülkenin birliği, beraberliği ve selameti için hareket eden Milliyetçi Hareket Partisi    milletvekillerinin Cahit Karakaş, Meclis Başkanı (17 Eylül 1977 – 12Eylül 1980) seçildi. Yani şunu demeye çalışıyorum. Ülkücüler hep bu konularda fedakâr oldu.

 

**

Uyanık olmalıyız 

 

 

  • Önce insan: Diyor ya Yunus, ‘Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü.’ Cenab-ı Allah insanları ve bütün kâinatı yaratmış. Canlı cansız bütün kâinatı insanın emrine vermiş. İnsan yaratılmış olanların en şereflisidir. İnsana verilen canı sadece Cenab-ı Allah alır. Ama emperyalist güçler kendi fırsatlarını tekrar ele geçirmek için Türk Milleti’nin bir ve beraber olmasını engellemeye çalışıyorlar. Biz Kürt’tü Türk’tü, Alevi idi Sünni idi, Laz idi Çerkez idi neysek bu vatanda yaşayan bir millet olarak hep beraber olduğumuz sürece bize ne emperyalist güçler ne de dış güçler hiçbir şey yapamaz. O zaman ne yapalım.

PATLAMALARDA 13 BİN ÖLÜ

 

ankara-003.jpg

 

  • 40 yıldır PKK meselesinin önümüze getirdiler. 1000’lerce insanımız öldü. 2020’nin Eylül ayında bir istatistik yayınlandı. Güneydoğu’da ve çeşitli illerde 5 binin üzerinde vatandaşımız bombalarla, patlamalarla rahmetli olmuş. 8 bin civarı güvenlik gücü mensubu insanımız şehit düşmüş. Harcadığımız emek, harcadığımız milyar dolarlar hepsi emperyalistlerin kurmuş olduğu tezgâhlara alet oldu. İşte bu durumda uyanık olmalıyız.”

 

**

 

 

 

Analiz: Gerilim dili

tabana yine yansıdı

 

 

 

Türkiye, 12 Eylül askeri darbesinin 40’ncı yılına girildiği sürece olağanüstü gergin bir atmosferde girdi. Aktif siyasette parti liderlerinin toplumu zaman zaman hayli geren dili, bu sefer tabana da yansıdı. Öyle ki “Adil yargılanma” talebiyle ölüm orucuna yatan Avukat Ebru Timtik’in hayatını kaybetmesi, hemen ardından Sakarya’da Kürt kökenli işçilere fiziki saldırı sosyal medyada yurttaşların birbirine, “Vatan haini” diye çok ağır ithamlarda bulunduğu sataşmalarına sahne oldu.

SON BİR HAFTADA

BAŞIMIZ DÖNDÜ

 

kampanya-001.jpg

Siyasetin topluma da yansıyan bu gerilimi eylül ayı sonu gibi durulurken yerini çok kısa bir süre önce farklı gerilimler aldı. Önce Sözcü Gazetesi’nin Ayasofya’nın açılışını 2020 yılının felaketleri arasında tanımlaması, ardından önce CHP’li Fikri Sağlar ardından ona yanıt verirken Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın türbanlı/başörtülü kadınlara yönelik söylemleri “yetersiz” kaldı. Milli Piyango’nun şaibe bulaşan çekilişi sonrası Varlık Fonu’na aktarılan paranın SMA hastalarına aktarılması istemiyle sosyal medyadan yapılan propagandada, sırf talepte bulunan ve destekçilerinden sebep yine ve yeni bir toplumsal gerilim içine girdik.

 

VE “VATAN HAİNİ” SUÇLAMASI YARGIDA!

 

Toplumun farklı kesimlerinin birbirine yönelik “Vatan haini” suçlaması nihayetinde yargılık da oldu. Darıca Farabi Devlet Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Mustafa Güneş, pandemi sürecinde bazı görevleri kabul etmeyen Türk Sağlık-Sen üyesi sağlık çalışanlarının tutumunu vatan hainliği ile özdeşleştirince Türk Sağlık-Sen Kocaeli Şubesi, Başhekim Güneş hakkında suç duyurusunda bulundu.

SORUŞTURMA BAŞLAYABİLİR

Güneş malum devlet memuru ve soruşturma açılma olasılığı Sağlık Bakanlığı’nın onayına bağlı. Ancak söz konusu sosyal medya paylaşımını Covid-19 vakasından ötürü istirahat sürecinde yaptığından ötürü Bakanlığın onayına ihtiyaç duymadığı da öne sürülüyor. Bu detaydı ama üzücü olan bir hastanenin başhekimi ile çalışanlarının böyle bir gerekçeyle mahkemelik olması… (A.U)

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.