Elektriği olmayan fabrikada işçiyi elektrik çarpmışmış…

* Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Mehmet Aras; 1960 ihtilalini Bilecik Osmancık; 1980 askeri darbesini Gebze’de karşıladı. Otomobil-İş Sendikası’nda Gebze Şube Başkanlığı ve genel merkez yöneticiliği yaptı. Darbe gecesi Mehmet Okan’ın Muallimköy’deki evinde kaldı

** 1982 Anayasası’nın mimarlarından Aldıkaçtı’nın Gebze’deki fabrikasının işçilerinin hak arama mücadelesinde, 1980 sonrası Taksim’de Aldıkaçtı’yı rehin almışlar. Merhum gazeteci Münip Özköse, Aldıkaçtı’nın borçtan ötürü elektriği kesik fabrikasında işçiye elektrik çarptırıp mizansen haber yapmış

Mehmet Aras..

Günümüz Yeniden Refah Partisi İl Başkanı. Köseköy Belediye Başkanlığı yaptığı yıllarda da ismen bilinir.

Ama daha eskisinde Mehmet Aras’ı Gebze’nin eskileri de yakından bilir.

1960 askeri darbesinden 8-9 yıl kadar sonra Gebze’ye İş ve İşçi Bulma Kurumu’na memur olarak atanan Mehmet Aras ardından işçiliğe ve sendikacılığa yöneldi. Otomobil-İş Sendikası’nın genel merkez yöneticiliği ve Gebze Şube Başkanlığı’nı yaparken yardımcılığını Eskihisar Köyü eşrafından, Muallimköylü Mehmet Okan üstlendi. Aras’taki 1980 anıları, az bulunur ve rastlanır türden.

DARBE GECESİ MEHMET

OKAN’IN EVİNDE KALDIM

-       1980’de Gebze Gölcüönü Meydanı’nda Mehmet Okan’ın evi vardı. Dönemin Otomobil-İş (günümüz Birleşik Metal-İş) Sendikası’nın şube başkanıydım ve Mehmet Okan benim yardımcımdı. Aynı zamanda genel merkez yöneticisiydim. Mehmet Okan, Muallimköy’de oturuyordu. Darbe gecesi onun evinde kaldım. 1980 öncesi biz çok zorlu günler geçirdik.

ALDIKAÇTI, TİS’TEN SONRA

FARKLARI ÖDEMEDİ

-       Çayırova’da bir döküm fabrikası vardı. Bu fabrika Profesör Doktor Orhan Aldıkaçtı’nın fabrikası. 1980 ihtilali Anayasası’nı yapan adam. Toplu sözleşme imzaladık işçilere. Farkları vermiyor. Yahu sen hukuk okudun, profesörsün. Kıbrıs Anayasası’nı yaptın. İşin hakkını ver falan, vermedi.

İŞÇİLER ELEKTRİK

KABLOSUNU TUTSUN

-       3-4 ay eylem yaptık hatta eski gazeteci Münip Özköse vardı burada. Bir gün dedim ki, ‘İşçiler elektriğe kapılıp intihar edecek.’. Geldi kapının önüne. Dedi ki, ‘İşçiler elektrik kablosunu tutsun. Can çekişirken fotoğraf çekeyim.’ Gazetecinin işi o ama fabrikanın borcu yüzünden elektriği kesilmişti. Ben onu atlattım. O resmi çekti, gitti. Hürriyet’te, Günaydın’da falan çıktı. Allah rahmet eylesin, öldü.

İŞÇİLER SARI SENDİKA

OLMAKLA SUÇLADI

-       Sonra bizim işçiler dediler ki, ‘Sarı sendikasın, hakkımızı alamıyorsun.’

-        

-       Arkadaşlar dedim: ‘Hakkınızın alınması, 1980 öncesi zor günlerdi. İstanbul’da sıkıyönetim var. Sıkıyönetim komutanı da gerçekten faşist diye anılan, bir orgenal.

-       Otomobil-İş Sendikası Genel Merkez Teşkilatlanma Sekreteri idim aynı zamanda. Kadıköy’deydi genel merkezimiz.

-       İşçiler dediler ki, ‘Hakkımızı alamıyorsun, edemiyorsun.

YA MAHKEMEYE GİDERSİN

YA DA GIRTLAĞINI SIKARSIN

-       Dedim ki, ‘Hakkınızı almanın iki yolu var. Birinde mahkemeye gidersin. Orhan Aldıkaçtı’ya, resmi belgeye imza attırdım. Ya gider alırsın, ya mahkemeye gidersin ya da gırtlağına basıp alırsın.

-        

-       ‘Gelir misiniz’ dedim benimle Taksim’e. Gümüşsuyu Caddesi’nin üzerinde bir binanın dördüncü katı. Altı da banka ve bankada askerler bekliyor o zaman.

 PARAYI VERİYOR MUSUN…

VERMİYOR MUSUN…

-       ‘Ooo başkanım hoş geldin’ falan dedi. Oturduk. Başladı işçiler gelmeye. 250 kişi biriktik odada. Parayı vermesini istedik. Yalıyı satacağını falan söylüyor. Dedim, ‘Arkadaş sen parayı veriyor musun, vermiyor musun? Hürriyet Gazetesi’ne de telefon ettim. O zamanlar Doğu Perinçek’in Aydınlık Gazetesi var. Hepsi geldi. Açtık kapıları. Masanın altına gitti Orhan Aldıkaçtı. ‘Çıkarın lan’ dedim. Ceketinin kolu yırtıldı. Gazeteciler, ‘Şak şak’ resimler, gittiler.

SENİ İPLEN ASACAK

GAZETECİLERİ DE ÇAĞIRACAĞIZ

-       Sonra dedim, ‘Gece buradayız iftarlık bir şey alın’ diye çocuklara 15-20 TL para verdim: ‘Aldıkaçtı için de ip alın, sağlam olsun. Dördüncü kattan salalım aşağıya. Arkadaşlar gidip geldi, ipi de getirdiler. Bu iyice korktu. Evine telefon etmek istedi. ‘Şifreni verirsin sen’ dedim. Muhasebinin kapısını kapattık. Üç telefondan ikisi kestim. ‘Seni iplen salacağız gazetecileri de çağıracağız’ deyince çeki yazdı bu. 60 TL civarı bir çek. Cebime koydum ben. Akşam, 18.45 suları. TRT’nin genel merkezini aradım. “Anayasa Profesörü Başkanı Prof.Dr. Orhan Aldıkaçtı işçinin hakkını vermesi için ele alınmıştır. Haber olarak geçer misiniz bunu?”

SAAT 23.00’TE İKİNCİ

HABER OLARAK GEÇTİ

-       “Olur mu?” dediler. “Sıkıyönetim var” dediler.

-       Telefonu Orhan Bey’e verdim: “Yahu bunlar terörist, gelip benim burayı bastılar. Ne olur haber yapmayın. Öğrencilerime adaleti hukuku anlatıyorum. Rezil olurum. TRT Genel Müdürü Doğan Kataroğlu’na selam söyleyin. Benim dostumdur. Kapattık. Sonra izledik haber oluyor mu olmuyor mu diye.. Saat 23.00’te ikinci haber olarak geçti: “Anayasa Profesörü Orhan Aldıkaçtı, Taksim’de rehin alınmıştır.”

Bir otobüs polis geldi. Pat pat pat pat kapıya çıktılar.

TERÖRİST DEĞİLİZ KENDİSİ ÇAĞIRDI

-       “Açın kapıyı ateş açacağız.”

-       Bir kurşunla beş kişi ölür.

-       Açtık kapıyı. Aldıkaçtı bizi teröristlikle suçladı. “Hayır efendim, biz terörist değiliz” dedim: “Bizi kendisi çağırdı. Toplu sözleşme imzaladık. Kuryeler soyuluyor, moyuluyor. Parayı burada vereceğini söyledi. Çeki de burada.

-       Neyse. Tartışmalar sonrası üçer beşer aşağı indik. Bütün gazeteler yazdı.  

Gazeteci Münip Özköse’ye 2017 yılının temmuz ayında kaybettik. Özköse, Gazeteci Mustafa Arslan ve milli karateci antrenör Mürsel Sevindik ile.