DU BAKALİ N'OLECAK
10 Ağustos yaklaşıyor.Malum büyük gün.
Cumhur görevimizi yerine getirerek,başkan seçeceğiz.
Demokratik Türkiye Cumhuriyeti cumhuru olarak...
Ortalık şimdiden toz duman...
Üç Başkan adayı, görücüye çıkmış taze kız işvesinde o kanal senin,bu kanal
benim gezerek kendilerini,cumhura beğendirme telaşesi içindeler.
Yazılı basın ateşi harlandıran körük misali yazıyor da yazıyor.
Koca koca okumuş adamlar genel durum hakkında izlenimlerini aktarıyorlar an an.
Derin ilmi bilgilerini kullanarak...
Ne olacak? sorusuna dilleri döndüğünce cevap vermeye çabalıyorlar.
Maksat amme hizmeti.
Herkes büyük bir merakla bekliyor dinliyor, ne olacağını anlamak için.
Valla ben hiç merak etmiyorum.
Neden derseniz, cevabı biliyorum da ondan!
Nereden mi biliyorum?
Okudum...
Siz de okuyun.
"Adı Ebul-Fatık El-Mışki. Boğaziçi"nin seyrine doyum olmaz tepelerden birini satın almış. Oraya artık köşk mü, konak mı, saray mı, işte öyle bir şey yaptıracak. Derken bu Ebul Fatık, bir Türk kızıyla evlenme sevdasına düşmüş. Hangi Türk kızı olduğu belli değil, yeter ki Türk kızı olsun... Elbet Arap ölçülerinde güzel de olacak.
Ebul-Fatık için satın alacağı tepeyi arayıp bulan komisyoncular, bu kez de ona kız aramaya başlamışlar. Ebul-Fatık"ın aradığı kızda aradığı koşullar var: Genç olacak, kız oğlan kız eline erkek eli değmemiş olacak ve gayette saf olacak. Bu zamanda İstanbul"da böyle kız bulmak kolay mı? Ebul-Fatık da zaman da para da çok, ille de aradığını bulacak. Aracılar, ısmarlanan kızı araya dursunlar, Ebul-Fatık da bir yandan çat pat Türkçe öğreniyor ki, evleneceği kızla "yat, kalk, uzan, dön" falan filan gibi kendisine gerekli olan bir kaç söz konuşabilsin.
Ebul-Fatık"a çok kız göstermişler. Arap hinoğluhin, öyle her kızı da beğenmiyor. Süt beyaz tenli, lahmacun bedenli, kalçaları enli bir lokum olacak. Sonunda bulunan kızlardan birini çok beğenmiş. Kız tam da Ebul-Fatık"ın istediği gibi, on yedi yaşında, kuran kursunda yetişmiş, akça pakça, yandan çarklı kalçalar... Saflığına gelince, aptaldan bir parmak yukarıda saf... Ebul Fatık"ı da bir görseniz, korkudan dudağınız uçuklar. Kızın babasından yaşlı. İnsan kılığındaki bu çirkinlik anıtını gören biri öyle şaşmış ki, iki elini gökyüzüne kaldırıp "Hey kurban olduğum Allah, sen nelere kadir değilsin.." diye şaşkınlığını belirtmiş. Üstelik memleketinde üç mü, beş mi - kesin sayısı saptanamadı- karısı olduğundan bu kızı hükümet nikahıyla değil, imam nikahıyla alacak. Her neyse efendim, bu Ebul-Fatık, kızla evlendi.
Saf kız, çok yoksul bir ailenin çocuğu olduğundan, evlenip de o lükse, o görkeme kavuşunca çok mutlu oldu. Kocasının adı Ebul Fatık el-Mışkı çok uzun olduğundan, kızın ailesi ana kısaca Fıtık amca diyor. Hem de Fatık Bey deyince, Arabın adı azbuçuk Türkçeleşmiş oluyor. Kızın kendinden altı yaş küçük bir oğlan kardeşi var, kızın tersine cin mi cin. O, Fatık Amca diyemediğinden Fıtık Amca demeye başladı. Fıtık Amca aşağı, Fıtık Amca yukarı...
Gel zaman git zaman... Fıtık Amcanın güzel ve küçük karısı sokakta hep çarşafla geziyor. Fıtık Amca çok kıskanç olduğundan, gencecik karısının kadın akrabalarıyla bile sık görüşmesini istemiyor. İyi ama, Fıtık Amcanın evde olmadığı zamanlar kızın canı sıkılıyor. Kıskanç Amca, bir yandan da karısını eve hapseden koca izlenimi vermek istemiyor çevresine. Karısına güvenen bir koca görünümünde... İşte bu yüzden, kendisinin evde bulunmayacağı iki gün karısına alışveriş için, çok uzaklara gitmemek koşuluyla, sokağa çıkabileceğini söylüyor. Genç kadın buna çok seviniyor, ama sokakta ne yapsın tek başına? Sinemaya gidip gidemeyeceğini soruyor. Fıtık Amca uzun uzun düşünüyor. Karar vermek kolay değil. Gitme dese, karısına baskı yapmış olacak. Git demeye de içi elvermiyor. Birlikte gitmeleri hiç uygun değil. Sonun da şöyle diyor:
-Avet... Müsade var... Velakin avvalden ben görecek, bilahara sen...
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinamalarda oynanan bütün flimleri seyredip "Hazreti Ömer"in Adaleti" adlı yerli filimi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam eve dönüyor. Oh, şükür Necmiye evde.
-Necmiyaa?
-Efendim.
-Ne yaptın ben yokken?
Necmiye yanayakıla anlatmaya girişiyor!
-Ah,sorma...
Nasıl sormasın, meraktan çatlıyor.
-Ne oldu Necmiya?
--Öyle bir şey geldi ki başıma, şaştım şaştım kaldım.
-Ne geldi başına?
Necmiya saf saf anlatıyor!
-Senin söylediğin sinemaya gitmek üzere çarşaflandım.
-Şok güzel.
-Çıktım sokağa
-Avet?
-Yolda giderken bir herif sokuldu yanıma?
-Bir harif?
-Evet... Ben gidiyorum, o da yanımda gidiyor. Ben gidiyorum o da gidiyor. Dur bakalım, ne olacak, diye merak ettim.
Fıtık Amca çok bozulur ama, karısına belli etmemeye çalışarak o da şaşmış görünür!
-Allah allah.. Ban da şok merak ettim. Du bakalim n"olecak?
-Ben gidiyorum, o gidiyor... Böööyle yanımda. Dibimden ayrılmıyor. Dur bakalım n"olacak diyorum içimden...
-Fasuphanellah... Du bakali n"olecak?
-Bileti alıyorum, o senin dediğin sinemaya girdim,adam da girmez mi?
Bu kez Fıtık Amca atik davranıp karısından önce sordu:
-Ve minelgaraip.. Du bakali n"olecak? Sonra?
-Sonra ben oturdum. O da yanımdaki boş koltuğa oturmaz mı?
-Hayret! Du bakali n"olecak?
-Işıklar söndü, filim başladı.
-Eeee anlat Necmiyaa?
-O herif elini bacağıma atmaz mı?
-Ne diyorsun, velacaip...
-Çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı? Aaa! Şaştım kaldım...
-Ne yapacak?
--Bilmem ben de onu merak ediyorum ya... Dur bakalım, n"olacak diye bekliyorum.
-Vallahi ban da merak ettim yahu... Du bakali n"olecak, diye bekliyorum.
-Sonra o herif oramı buramı karıştırmaya başladı. Doğrusu çok merak ettim. Sen olsan
merak etmez misin?
Fıtık Amcanın gözlerinden ateşler saçılıyor ama, karısı o denli saf ki, kızsa, hiç yakışık almayacağı için o da karısına uyup soruyor!
-Nacmiya, du bakali n"olecak?
-Sonra "Hazreti Ömer in Adaleti" bitti. Lambalar yandı. Ben kalktım, o da kalkmaz mı?
-Sonra, harif da?
-Evet.
-Velacaip ve minelgarip... Du balali n"olecak?
-Çıktım sinemadan, o da çıktı. Ben yürüyorum, o da yanımda yürüyor.
-Aman Necmiya, vallahi şok merak ettim. Du bakali n"olecak?
-Ben de merak ediyorum. Ben köşeyi saptım.
-Harif da saptı mı?
-Saptı.
-Anlat şabuk Nacmiya, şok meraklı.
-Bizim apartmanın kapısından girdim, herif de girdi. Dur bakalım, n"olecak diye merak
içindeyim.
Fıtık Amca ter içinde...
-Sonra?
-Bizim kata çıktım, herif de çıktı.
-Vay harif vay!...
-Çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım, girdim içeri, o da girmez mi?
-Harif da yallah içeri?
-Evet
-Du bakali n"olecak... Aman anlat şabuk Nacmiya...
-Eve gelince yatak odasına girip elbet soyundum. O da soyunmaz mı?
-Ne diyorsun Nacmiyaa... Du bakalı n"olecak?
-Soyununca yatağa girdim. Olur şey değil, o da benimle yatağa girmez mi?
Fıtık Amca kızgın demirle dağlanmış gibi haykırır:
-Ayvaaaaah! Du bakali n"olecak?
-Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum.
--Aman Nacmiyaa, vallahi meraktan şatlayacak ban... Söyle şabuk, ne oldu Nacmiya?
-Hiiç canım... Bir şey değilmiş, ben de boşu boşuna merak etmişim.
Boncuk boncuk ter döküyordu Fıtık Amca.
-Yok yahu... Peki, ne oldu Nacmiyaa? Ne yaptı?
-Aynen senin her gece yaptığını...
Beyninden vurulmuşa dönen Fıtık Amca ne yapsın şimdi? Karısı o denli saf ki, başına kötü bir şeyin geldiğinden bile haberi yok ki... Döğse olmaz. Kovsa olmaz.
Erkekliğe toz kondurmamak , yiğitliğe krem sürdürmemek için Fıtık Amca şöyle der:
-Amaaaaan Nacmiya, ban da muhim bişey zannediyordum. Du bakali n"olecak diye boşuna merak etmişim. Velakin hiç möhim değil."
Ülkenin bütün cumhurları,her gün izleyip,dinleyip, laflayıp laflayıp da sonunda "Dur bakalım, n"olacak?" diye merak edip soruyorsunuz ya, işte sizi meraktan kurtarmak için ne olacağını yazdım.
Öngörüsü yüce olan, Aziz Nesin'in Kaleminden...
SİZCE NE OLECAK?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.