Yel değirmenlere karşı savaşan Don Kişot gibi yılmadan yazacağım.
Yel değirmenleri Don Kişot'un kılıcını kırmasına rağmen vazgeçmemesi gibi,
ne kadar duvarlara haykırıyor gibi hissetsem de yazacağım defaten aynı şeyleri.
Yazacağım, yazacağız, yazacaklar...
Kırk kere söylersen olur söylemini çürütse de zaman...
Bindiği dalı kesen insanları görüp de sessiz kalmak yakışmaz.
Bildiğiniz üzere maalesef bir Soma faciası daha yaşadık.
Yine aynı seremoniler, yine aynı nakarat maalesef.
Su kaynağının patlaması sonucu, madende mahsur kalan 18 can daha yitirdik.
Can diyoruz can, yani insan yaşamı.
Ama maden yetkilisi çıkıp, gayet yüzsüz bir üslupla;
"Siz yolda giderken ne zaman trafik kazası yapacağınızı tahmin edebiliyor musunuz?" diyebilecek kadar aymaz ve vicdansız...
Ama ona kızmamak lazım çünkü balık baştan kokmuş.
Karaman’ın Ermenek ilçesinde suyla dolan kömür madeni ocağında mahsur kalan 18 işçiye ulaşma çalışmaları sürerken, AKP İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, faciayla ilgili olarak “Sel felaketine maruz kalan 18 maden işçimize sağ salim ulaşabilmek ümidi ile dua edelim” mesajı paylaştı.
Maden facialarına en çok kurban veren ülkeler arasında yer alan Türkiye’de iş güvenliği ve işçi sağlığıyla ilgili ihmaller sık sık gündeme gelirken, Burhan Kuzu Twitter mesajında mahsur an 18 işçinin sel felaketine maruz kaldığını iddia etti.
Sorumsuzluk, denetimsizlik kavramlarının bireysel çıkar amacı için kullanılması
değil yine, sadece kader...
Yaşam odası olmaması değil, takdir-i ilahi...
Üç gün daha ah-ü vah edecekler birileri yalandan, bu da bitecek, geçecek.
Ateş düştüğü yeri yakıp yıkmaya devam ederken...
Madende kalan oğlunun arkasından ağıt yakan annenin sesini nasıl duymamayı başaracaksın?
"oğlum, yüzme bilmezdin, sular altında ne yaptın ki?"
Adam sendeciliğin barındığı bütün yüreklere inat yazmak gerek.
Don Kişot'un yel değirmeni ile savaşması misali...
Yılgınlığa lüzum yok, belki hani bir gün belki kırılacak yel değirmeni...