Cumhuriyet’in öğretmeninin öğrencisi Kocaeli ikincisi oldu
Kirazpınar Emlak Konutları Alparslan Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeni Çağdaş Savaş Aydemir’in sürekli yazmaya sevk ettiği öğrencisi Zeynep Sena Uğurlu, iki Gebze derecesinin ardından Cumhuriyet’i şahlandıracağız şiiriyle Kocaeli ikincisi oldu
Türkçe öğretmeni Çağdaş Savaş Aydemir’in şevkiyle geçtiğimiz seneden itibaren kağıda kaleme sarılıp şiir ve kompozisyon yazmaya başlayan Kirazpınar Emlak Konutları Alparslan Ortaokulu öğrencisi Zeynep Sena Uğurlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle il geneli düzenlenen ortaokul öğrencileri arası şiir yarışmasında Kocaeli ikincisi oldu.
NE MUTLU CUMHURİYET
YOLUNDA İLERLEYENLERE
İstiklal Marşı’nın Kabulü adlı şiiri, Atatürk ve Çocuk adlı kompozisyonla edindiği Gebze derecelerinin ardından bu yıl, Cumhuriyet’i şahlandıracağız adlı şiiriyle çıta yükselten Uğurlu’yu öğretmeni Çağdaş Savaş Aydemir bu sosyal mesajıyla selamlayıp kutladı: “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle yapılan şiir yarışmasında öğrencim Zeynep Sena Uğurlu, Kocaeli il 2’ncisi oldu. Onunla gurur duydum. Ne mutlu Cumhuriyet yolunda ilerleyenlere” diye duyurdu.
Kirazpınar Mahallesi’ndeki Emlak Konutları Alparslan Ortaokulu, 8’nci sınıf öğrencisi Zeynep Sena Uğurlu ilkokulu İstanbul Sancaktepe’de Mustafa Kaya Şahin İlkokulu’nda bitirdi.
İkiz kardeşleri Tarık ve Burak Uğurlu aynı okulda, ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi. Ailenin en küçük bireyi Ahmet Selim Uğurlu, ana okulu öğrencisi.
ÖĞRETMEN VEYA AVUKAT
AMA YAZAR DA OLACAK
7’nci sınıftan beri şiir yazan Zeynep Sena yazdığı tüm şiirleri, şiir defterinde muhafaza ediyor. Meslek olarak tercihi öğretmenlik ve avukatlık, beraberinde yazarlık da yapmak istiyor.
Türkçe öğretmeni Çağdaş Savaş Aydemir’in teşvikiyle şiirin yanı sıra kompozisyonda yazdığını kaydeden Zeynep Sena Uğurlu geçtiğimiz yıllarda da biri kompozisyon diğeri şiir olmak üzere iki Gebze derecesinin ardından gelen Kocaeli ikinciliği ile çok mutlu oldu. Yazmak için daha da şevklendiğini belirten genç yetenek kendisini sürekli yazmaya teşvik eden Türkçe öğretmeni Çağdaş Savaş Aydemir’e gazetemiz sütunlarından da teşekkürlerini iletti.
40-50 kişilik sınıftan
12-13 kişilik sınıfa
Uğurlu Ailesi’nin İstanbul’un Sancaktepe İlçesi, Sarıgazi Mahallesi’nden kısa mesafeli göçlerinin gerekçesi ailenin dört evladı. Zeynep Sena ile ikiz kardeşleri Tarık ve Burak Uğurlu eğitimlerini 40-50 kişilik sınıflarda görmüşler. Özel okul denemesinden de istediği sonucu alamadıklarını kaydeden aile reisi Ahmet Serhat Uğurlu, “Araştırmalarımız neticesinde Kirazpınar Mahallesi’ndeki siteye denk geldik. Araştırdık. İlçe Milli Eğitim Müdürü Şener Doğan ile de görüştük. Çocuklarımız 40-50 kişilik sınıflarda eğitim görürken şimdi 12-13 kişilik sıralarda eğitim görüyorlar. Bu tercihimden ötürü çok memnunum” dedi.
**
Cumhuriyeti şahlandıracağız
Canlarını feda eden nice yiğitler / Hürriyet uğruna bu toprağa düştüler / Toprak oldu bize vatan / Bağımsızlık yüreklerimizde atan
Atasının izinden giden can / Yılar mı sanırsın bir an? / Cumhuriyet çocukları hiç durmadan / Gururlandıracaktır atasını her an
Şanlı bayrağım, özgürce dalgalan / Gelecek bizim ellerimizde inan! / Cumhuriyet çocuğuyuz biz durmadan çalışan / Cumhuriyeti şahlandıracağız her an
BU YILKİ DERECESİ
**
İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ
Korkma diyerek seslendi millete / Türk evladı seni bırakmaz geride / Ezdirmedi bu milleti hiçbir vakitte / Ezelden beridir hür yaşadı bu millet
Bastığımız yerlerde şehitlerimizin kanı / Toprak diyerek geçme tanı onları / Bağımsızlığımızın bir sembolü olmalı / Mehmet Akif bu şiiri yazmalı
Dalgalansın nazlı hilal göklerde / Bağımsızlık atsın her yürekte / Türklerdir özgürlüğe susayan / Bağımsızlığı için her şeyi yapan
Bu cennet vatan uğruna feda / Kim olmaz ki bu dünyada / Savaşın içinde bir umut ışığı / Kazanmıştık biz bağımsızlığımızı
**
ATATÜRK ve ÇOCUK
Küçük bir çocuk düşlüyorum; Karadeniz’in engin yaylalarında koşup oynayan, renk cümbüşü Toroslar’da bal arısı misali çiçek çiçek öz toplayan, mutlu olduğunda gülen bir çocuk düşlüyorum.
Bir kız çocuğu düşlüyorum, medeniyetler beşiği Anadolu’mda toprak gibi yoğruldukça yoğrulmuş, süzülmüş gelmiş bir mücevher gibi gün yüzü görmüş Şerife Bacı olmuş, Gördesli Makbule olmuş, Kara Fatma olmuş, Halide Edip olmuş..
Çocuk olmak düşünüldüğü kadar kolay değil galiba. Yeri geldiğinde Eren olmak, yeri geldiğinde bir deniz kıyısına vurmak, Aylan olmak, yeri geldiğinde küçücük ellerinle cepheye silah taşımak… Savaşla, silahla, şiddetle adını anamayacağım binbir kötülükle anılmak, ölümle anılmak… Halbuki yokken var ettiği ülkesinde bir salıncağın başında gördüğümüz bir liderin evlatlarıyız biz. Sevdiklerine çocuk diye hitap eden ve onlara tüm dünyada olmayan bir bayram hediye etmiş bir liderin evlatları…
Mavi gözleri sapsarı saçlarıyla ayçiçeği tarlalarında karga kovalayan Mustafa’yı düşlüyorum. Bir ülkeyi yokluğa mahkûm etmek isteyen canavarlara karşı girişeceği savaşı biliyor muydu acaba? Korkusuz muydun Mustafa? Tüm kötülüğe karşı nasıl savaştın? Onca savaştan sonra içindeki çocuğu nasıl kaybetmedin de, “Yurtta barış cihanda barış” diyebildin? Senin de hiç büyümek istemediğin oldu mu Mustafa?
Bir çocuk düşlüyorum; ten farkı olmayan, inanç farkı olmayan, dil, cinsiyet ayırımı olmayan. Gülücüklerin egemen olduğu, bahar mevsimlerinin yaşandığı, nevruz ateşlerinin yakıldığı, çiçeklerin rengarenk cümbüşe dönüştüğü bir dünyada bir çocuk düşlüyorum. Oyunlarda bulsun istiyorum huzuru. Anne sevgisinde tatsın şefkati, babasının kucağında koklasın güveni, ait olmayı. Kardeş bakışlarında dolsun mutluluk. Bayram şenliklerinde halaylar çeken, horonlar tepen, zeybek oynayan çocuklar düşlüyorum. Mustafa gibi hissedip Atatürk gibi vatan aşkıyla yarınlara koşan. Bir çocuk düşlüyorum, geleceğe hep umutla bakan…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.