Çıkışın tek yolu eşit laik bilimsel eğitim

Çıkışın tek yolu eşit laik bilimsel eğitim

Eğitim-İş Kocaeli 2 No’lu Şube Başkanı Bülent Metin yeni eğitim öğretim yılının da sorun yumağı şeklinde başladığını belirtip, “Karanlık tablodan çıkışın tek yolu eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır” dedi.

Eğitim-İş Sendikası Kocaeli 2 No’lu (Gebze) Şube Başkanı Bülent Metin, 2019-2020 eğitim öğretim yılının yine sorunlarla başladığını kaydetti. Metin, “18 milyon öğrenci ve 1 milyon eğitim emekçisi bu eğitim öğretim yılına da birikmiş ve çözüm bekleyen sorunlarla, müfredat ve sınav sistemi değişikliği, karma eğitimin kaldırılması girişimleri gibi tamamen ideolojik bakış açısıyla gerçekleştirilen değişikliklerin gölgesinde girecektir” dedi.
HIZ KESMEDEN DEVAM
Metin, basın açıklamasının sonuç bölümünde şu görüşlere yer verdi: “Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların, bakan değişikliğine, büyük reformlar gerçekleştirileceği vaadiyle açıklanan vizyon belgelerine rağmen, 2019-2020 eğitim öğretim yılında da artarak devam edeceği görülmektedir. Eğitimde yaşanan yapısal sorunlar karşısında MEB’in somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığı, eğitimde yaşanan ticarileşme, özelleştirme ve dinselleştirme uygulamalarının hız kesmeden devam edeceği görülmüştür.
TAMAMEN DEĞİŞMELİ 
Daha önce defalarca söylediğimiz gibi eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılmasının, çocukların nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamak için bugüne kadar izlenen bilimsel olmayan eğitim politikalarını tamamen değiştirmekten geçmektedir. Yaşanan karanlık tablodan çıkışın tek yolu ise eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır.
YOLUMUZDAN DÖNMEYİZ
Eğitim-İş olarak, parasız, bilimsel, demokratik, laik, ulusal ve karma eğitim mücadelemize, Atatürk’ü ve devrimlerini anlatmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa maruz kalmış tüm eğitim emekçilerinin yanında olmaya devam edeceğiz. Yolumuz çağdaş uygarlık yoludur, yolumuz Cumhuriyet yoludur ve bu yoldan asla dönmeyiz.”
SORUN YUMAĞI
Başkan Metin açıklamasında ayrıca özetle şu görüşlere yer verdi: “Dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, derslik açıkları, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, ikili eğitim öğretim, taşımalı eğitim, uluslararası sınavlardaki başarısızlıklar, öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkûm edilmesi, çocukların örgün eğitim dışına itilmesi, öğretmenlerin özlük sorunları, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik, öğretmenlerin aile birliğinin sağlanamaması, kadrolaşma, liyakatsizliğin ve yandaşlığın hâkim olması gibi sorunlar maalesef bu öğretim yılına da taşınmıştır. Bütün bu sorunların üstüne bir de ekonomik krizin yarattığı etki yüklenmiştir.
 
ÖĞRENCİLER MAĞDUR 
LGS birçok öğrenciyi istemedikleri okullara gitmeye mecbur bırakmaktadır. Sınavla öğrenci alan akademik liselerin kontenjanlarının sınırlı tutulması, sınavsız öğrenci alan Anadolu Liseleri’nin kontenjanlarının dolduğu birçok ilde öğrenciler seçeneksiz kalmıştır. 
PROJENİN BİR ADIMI 
Bu sistemle öğrencilerin istemedikleri okullara yerleştirileceği, birçok ailenin çocuklarını istemedikleri halde meslek, imam hatip lisesi ya da özel okullara göndermek zorunda kalacağı yönündeki kaygılarımız ne yazık ki haklı çıkmıştır. Bu değişikliğin uzun vadede eğitim sistemimizi tümden özelleştirme ve imam hatipleştirme projesinin bir adımı olduğu ortadır.
ÇÖKÜŞÜN AYNASI: YKS
YKS sonuçları ise ortaöğretimdeki çöküşün aynası olmuştur. 2019 YKS’ye giren 2,5 milyon adayın bir gün içinde sabah ve öğleden sonra yapılan oturumlarda başarı göstermesi beklenmiş ancak sorulara verilen doğru yanıtların ortalaması çok düşük kalmıştır. Birçok öğrenci açıkta kalmamak için istemediği bölümleri tercih etmiştir. 
TÜM PAYDAŞLARLA 
Bugün, eğitimdeki başarısızlığın çözümü için tüm paydaşların görüşü alınarak hazırlanacak, bilimsel düşünmeye ve üretmeye dayalı bir eğitim sisteminin gerekliliği kaçınılmaz hale gelmiştir. Kamusal, parasız, bilimsel, laik ve karma eğitim hakkından tüm yurttaşlarımızın yararlanabilmesi mutlaka sağlanmalıdır.
ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER 
Bu yeni eğitim döneminde de birçok eğitimci yine mesleğine kavuşamayacaktır. Kangrene dönen ataması yapılmayan öğretmenler sorunu giderek büyümüş, mesleğine kavuşturulmayan öğretmen sayısı  700 bine dayanmıştır. Sayıştay'ın denetim raporunda bile 100 binlerce öğretmene ihtiyaç duyulduğu tespitine rağmen, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bu konuda da bir irade göstermemiştir.
Bir eğitim sisteminin dinamosu, öğretmendir. Öğretmenlerimizin kadrolu çalışma haklarını ellerinden alıp, iş güvencelerini yok eden, eşit işe eşit ücret alma haklarını gasp eden AKP iktidarına karşı, Bakan Selçuk da kendisinden önceki milli eğitim bakanları gibi sessiz kalmıştır. Yani yeni eğitim-öğretim dönemi, sadece veliler ve öğrenciler için değil, biz eğitimciler için de bolca kara haber barındırmaktadır.
 
ÖZELLEŞTİRME DEVAM EDİYOR
AKP iktidarı döneminde, eğitimde piyasa merkezli işletmeci anlayışı yerleştirilmeye çalışılmış, özel okullara yönelik doğrudan teşvik uygulamalarında ciddi adımlar atılarak kamusal eğitim alanı daraltılmıştır. Kamusal kaynaklar, eğitimin ticarileştirilmesi için özel sermayeye aktarılırken kamusal eğitimin niteliği düşürülmüştür.
 
CEMAAT YURTLARINA MAHKUM OLACAKLAR
Eğitimlerine devam etmek için yerleşim yerlerine en yakın ilçelere giden öğrenciler Aladağ’da olduğu gibi devlete ait yurt olmadığı için yine cemaat ve tarikatların yurtlarına yönlendirilecektir. Taşımalı eğitim sisteminde özellikle kız çocukları mağduriyet yaşamakta ve eğitimden kopmaktadırlar. 
Özellikle ilköğretim ve lise çağındaki çocuklarımız devletin bizzat hizmet verdiği yurtlarda barınma ihtiyacını karşılamalı, hiçbir suretle özel teşebbüs, dernek, vakfın faaliyetine izin verilmemelidir.
 
OKULLAŞMA ORANI HALA DÜŞÜKTÜR
21.yüzyılın Türkiye'sindeki okullaşma oranları da içler acısıdır. Önümüzdeki dönem içinde de çözülmeyeceği belli olan okullaşma oranı, bugün bizzat Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından itiraf edilmiştir.  Bakan Selçuk, ilkokullarda okullaşma oranını yüzde 91,5,  ortaokullarda ise yüzde 94,47 olarak açıklamış ve bunu iyi bir tablo gibi sunmuştur. Ancak bu rakamların gerisinde yatan gerçek, 17 yıldır iktidarda olan AKP'nin, ilkokul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 10’unu, ortaokul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 6’sını okula gönderemediğidir. Bu "kayıp" çocuklar düzeni de elbette ki iktidarın, çocukları yine dolaylı olarak tarikatlara yönlendirme taktiği olarak devam edecektir. 
KESİNTİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Yaşanan ekonomik krizi bahane eden AKP iktidarının, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin 2 milyar TL’sini kesmesi yeni eğitim öğretim yılını olumsuz etkileyecektir. 
En fazla kesintinin okul onarımları ve öğrenciler için verilen yardımlardan yapılması, siyasi iktidarın eğitime verdiği önemin göstergesi olmuştur!
Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik ve öğretmen açığı hızla büyümektedir. Bugün Türkiye’de halen öğretmeni olmayan okullar bulunmaktadır. Türkiye’deki okulların yarısından fazlasında ikili eğitim yapılmakta, birleştirilmiş sınıflarda eğitim ve taşımalı eğitim uygulamasına devam edilmektedir. Okullardaki altyapı ve donanım eksiklikleri, nitelikli bir eğitim politikasının yürütülmesinin önünde büyük bir engeldir. Okul yetersizliği ve derslik açığının yanında, acil çözüm bekleyen en önemli sorun, öğretmen açıklarıdır.
Ancak siyasi iktidar, MEB bütçesinde kesintiye giderek, kalıcı çözümlerin uzağında kalmakta, dahası eğitimi özelleştirme, eğitimin yükünü yoksul halkın sırtına yükleme anlayışında ısrar etmektedir. Bu anlayışla parasız, nitelikli ve herkese eşit eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi mümkün değildir.
 
İKİLİ EĞİTİM SORUNU DEVAM EDİYOR
2023 Eğitim Vizyonu’nda, "... ikili eğitime son verme hedefi" diğer programlarda olduğu gibi tekrar edilmiştir. Ancak bilindiği gibi AKP iktidarında tekli eğitim yapan okullar bile ikili eğitime geçmiş; okul binaları hem içeriden tuğlalarla bölünmüş ve hem de okul bahçeleri küçültülmüş, eğitim sistemi işlevsiz hale getirilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre ilköğretim kurumlarının yüzde 14.4; ortaöğretim okullarının ise yüzde 6.4’ünde ikili eğitim yapılıyor. Yine MEB’in verilerine göre 2019 sonuna kadar ikili öğretimin kaldırılması için Türkiye genelinde 57 bin 132’si temel eğitimde, 1.630’u ise ortaöğretimde olmak üzere toplam 58 bin 762 derslik yapılması gerekiyor. Ancak MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay ile hele ki ekonomik kriz nedeniyle yapılan kesintiden sonra bunu gerçekleştirmek mümkün görünmemektedir.
DENEY TAHTASI MİSALİ 
Eğitimin yığılmış sorunları çözüm üretilmeksizin ortada dururken, daha fazla ara tatil içeren yeni çalışma takvimi açıklanmıştır. 
Bu takvimin bizim sistemimize uygun olup olmadığı büyük bir soru işareti olarak ortada durmaktadır. Her tatil öncesi rehavetin hakim olduğu, okullarda ders işlenmediği, birçok öğrencinin rapor alarak tatilini uzatıp seyahate çıktığı gibi unsurlar da hesaba katılmadan açıklanan yeni takvim, bir kuşağı daha deney tahtası haline getirecektir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.