Bugün ne yoksa dün enstitülerde vardı!

Bugün ne yoksa dün enstitülerde vardı!

Gazeteci yazar Deniz Zeyrek, kapatılan Cilavuz Köy Enstitüsü’nün “kırıntısında” bile aradan 25-30 sene sonra tarım yapma fırsatı bulduklarını belirtti. Özetle, “Bugün ne yoksa dün enstitülerde vardı” dedi.

Hayvancılık, tekstil, marangozluk, tarım…

ABD’nin ve emperyalizmin çıkarları doğrultusunda dönemin iktidarı tarafından kapatılan köy enstitülerinde, günümüzde yok edilmeye yüz tutan her ne varsa varmış. Kapatılan Cilavuz Köy Enstitüsü’nün “kırıntısında” yasal düzenlemeden ötürü kendi ilçesinde yatılı okuyan Gazeteci Deniz Zeyrek, “Tablasında hayvanları vardı, fırınında ekmek pişiyordu. Sinema salonunda devasa bir perdesi ve sinema makinesi vardı” deyip devam etti:

YAZIN ÇAPA, SONBAHARDA HASAT  

“1956’da kapatılmış1982 – 1988 arası okumuşuz. Aradan 25-30 sene geçmesine rağmen biz onların imkânları, kırıntılarıyla acayip imkânlara sahip olmuşuz. Tarım yapma şansı bulmuşuz. Yaz okullarında patates çapaladık. Eylülde gidip hasat yaptık. Onu kendi depolarımızda tutup kullandık. O kadar hayatın içinde okullar ki.

ALDIKLARI EĞİTİME BORÇLULAR

Bakıyorum mesela, bu yıl da göreceksiniz. Belgeselde konuşan öğretmenlere dikkatli bakın, köy enstitüsü mezunlarına. İnanın bugün üniversiteyi bitirip o alanlarda mastır, doktora, doktora sonrası eğitim alan insanlardan çok çok daha nitelikli, kaliteli insanlar göreceksiniz. Ve bunu aldıkları eğitime borçlular.

ATATÜRK DEVRİMLERİNİ SAYARKEN, EKSİKLİKTİR

Çok dolular, çok kaliteliler. Ve o sahip oldukları donanımı, kaliteyi bütün halkla, köylülerle paylaşmaktan hiç geri durmamışlar. Almışlar, büyütmüşler ve dağıtmışlar. Bence köy enstitülerinin en büyük objesi bu. Bence Atatürk devrimlerini sayarken eksikliktir. Köy enstitüleri bir devrimdir bence.”

 

deniz-kapak.jpg

 

deniz-10.jpg

 

deniz-11.jpg

 

deniz-12.jpg

 **

 

Bu ülkede siyasetçiler

NEŞEMİZİ ÇALDILAR

 

 

 

-         S.A.Akçay: Dediniz ya açılışında tartışmalar olmuş diye. Kapanışında da tartışmalar olmuş. Şöyle okumuştum bir yazıda: Meclis’te tartışılırken milletvekilinin biri; Bu okullardan mezun olan öğrencilerden biri köyüne veya başka bir yere gittiğinde kendisini Atatürk zannediyor.’ Buna karşı konuşmasında Hasan Ali Yücel de diyor ki, ‘Efendiler. Çocuklardan her birinin bir Atatürk olmasını temenni ediyoruz biz.’ Bu okullar bir 10 yıl daha devam etseydi mutlaka ülkemizde bir şeyler daha fazla olurdu?

 

-         D.Zeyrek: Bu sorunun cevabını bir köy enstitülü belgeselde veriyor. Ona bırakalım bence. Çok güzel, çok net, çok zarif şekilde veriyor. Eminim izlediğinizde göreceksiniz.

Belgeseli izlediğinizde çok etkilenecek, ‘Böyle bir şeye sahipmişiz ve bunu kaybetmişiz’ diye çok üzüleceksiniz. Bu belgeseli ilk izlediğimde onu yaşadım. Son sahnesinde boğazınız düğümlenecek. Anlatmamıza gerek yok, belgeselde herkes anlatıyor.

Çocukluğumuzda sahip olduğumuz en değerli şey; yoksulduk, yoksunluklarımız vardı ama neşeliydik. Mutluyduk. Bu ülkede siyasetçiler bizim neşemizi çaldı. Yaşama sevincimizi çaldılar. Bunu yeniden yeşertmek zorundayız. Yeniden yaşama sevincimize sahip çıkmak, türküler söylemek lazım. Halay çekmek, dans etmek lazım. Farkında mısınız, etrafınızda bunları hor gören, hor karşılayan insanlar dolu. Şarkı söylemeyi, türkü söylemeyi, dans etmeyi sufilik olarak görmeye başlayan; yani bayağılık, aşağılık olarak görmeye başlayan bir Cumhurbaşkanımız var. Gençlerin iyi araba, telefon kullanmak istemesini vesaire..

Buna hepimiz karşı duymalıyız. O yaşama sevincini yeniden kazanmalıyız. Bütün felsefeciler, ‘Otoriter yöneticiler ve din adamları yönettikleri toplumların hep kederli ve üzgün olmasını isterler. Kederli ve üzgünleri kontrol etmek, yönetmek daha kolaydır. Umutlu ve neşeli insanları kolay kolay zapt edemezsiniz. İşte biz o döneme öykünüyoruz. Özlüyoruz. Çünkü o dönem yoksul olsalar da, imkanları az olsa da mutlu, neşeli insanlar yaşıyormuş. Bizim özlediğimiz, nostalji yaşadığımız şey de aslında o.

Yoksul ama neşeli günlerimizi özlüyoruz.

Anadolu’ya ilmik ilmik yaymışlar. Hala onların ekmeğini yiyoruz. Eğitim sistemi hala ayaktaysa köy enstitülerinin eserlerinden kalanla başarılmıştır.”

 

deniz-8.jpg

 

deniz-7.jpg

 

deniz-6.jpg

 

deniz-1.jpg

 

deniz-2-001.jpg

 

deniz-3.jpg

 

deniz-4.jpg

 

deniz-5.jpg

 

deniz-9.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.