Fatoş Özut Kırtay

Fatoş Özut Kırtay

BİZE BİR ŞEY(H) LER OLUYOR

BİZE BİR ŞEY(H) LER OLUYOR


 
"Dedim ya Tanrıyla konuşuyordum. 
Ama şimdi konuştuklarımızı herkese anlatabileceğimi söyledi.
Hepinize... Anlatacaklarım var!
Vaaz vermek değil niyetim, duyduğumu söylemek.
Söylemeye değer şeyler duyuyorum zira. 
Belki hayatı daha yaşanır kılmak için ya da belki sadece ama sadece anlatmak için..
Sen anlat dedi Tanrı bana, anlaşılsın diye değil, hiçbir mükafat beklemeden anlat... 
Çünkü bir mükafattır anlatıcıya, doğru düzgün anlaşılmak! Sen anlat dedi... Sen sadece anlat! Umudu hatırlatsın diye umutsuzluğu, çareye yol açsın diye çaresizliği anlat... 
Ders verme dedi kimseye, çünkü hoca denmez öğrenmesini bitirene! 
Çırakları olan bir çıraktır usta, olsa olsa...
Sen anlat dedi bana Tanrı, sen sadece anlat."
Bu sözler Hilmi duran'a ait.
Seyredenler hemen hatırlayacaktır,kendisi Yılmaz Erdoğan'ın kaleme aldığı
"Bana Bir Şeyhler Oluyor" adlı oyunun baş karakteri.
Özellikle şu son günlerde ülkemizde yaşananlar,nedense bu oyuna götürdü beni.
Oyun ekonomik sıkıntı içinde ki bir ailenin, düzenbaz bir adam nedeniyle bütün parasını borsaya yatırması ile başlıyor.
Ekonomik kriz başlayınca da bütün borsa kağıtları düşüyor hatta onun kağıdı taban yapıyor ve adam belli bir sürü donmak suretiyle kafayı yiyor. 
Daha sonra şok verilerek adam normal haline dönüyor ve asıl önemli olaylar sonra gerçekleşiyor.
 
Nereden geldi aklına diye soracaksınız şimdi.
Benzeri on yıldır sahnede.
Üstelik çok daha renkli entrikalarla...
Ahada  oyuncular ortada...
 
Vatandaş (teşbihi Hilmi Duran),maddi-manevi sıkıntı içindedir.
Bu sıkıntılarımdan nasıl eder de kurtulurum derken aklına bir fikir gelir.
"Ulen, ben bu dertlerimi en iyisi şöyle sağlam bir sandığa kilitleyip,denize atayım.
Ebediyen kurtulur,mutlu mesut yaşar giderim." demiş.
Aramış taramış,kendi evinde uygun bir sandık bulamamış.
Düşmüş yollara...
O sandık senin,bu sandık senin diye yıllarca bulduğu bütün sandıkların  içine bakmış fakat 
hiçbiri istediği gibi olmadığı için, hep sükût-u hâyâle uğramış.
Derken birgün yolda yürürken,diğerlerine hiç benzemeyen,cafcafl bir sandığa rastlamış.
"İşte aradığımı buldum,bu bütün dertlerimi,mutsuzluklarımı alacak kadar sağlam ve büyük görünüyor." diyerek sandığı alıp evine götürmüş.
Meğer bu sandık sihirli değilmiymiş.
Kapağını açınca,içinden bir dev çıkmış.Ne istediğini sormuş.
"Yıllardır uğraşmama rağmen bu dertlerimden kurtulamadım.En sonunda hepsini sandığa kilitleyip,yok etmeye karar verdim.Şimdi izin verirsen bunu yapacağım." demiş.
"Çok iyi düşünmüşsün." diyerek sözlerine devam etmiş dev.
"Ancak bir şartla izin veririm,sıkıntılarından kurtarmam için önce bütün güvenini ve umutlarını atmalısın sandığa.Onlarla güçlenirsem,dertlerine daha iyi sahip çıkarım,sen de gamsız tasasız yaşar gidersin."
Bizim vatandaşın aklına yatmış bu fikir ve  bütün güvenini ve umutlarını sandığın içine doldurmuş.
Ama tıka basa dolan sandıkta hiç yer kalmamış...
"Merak etme,şimdi ben bunları biraz hazmedip,bastırmak için uyumaya gidiyorum.Böylece Senin dertlerine de yer açılır.Sen bekle burada." diyerek gözden kaybolmuş...
Gidiş o gidiş...
Bizim gariban vatandaş ise ha bugün,ha yarın gelecek diye bekleyip dururmuş hâlâ...
Görenlere inanmayıp, gittim ben de baktım.Vallaha doğru...
Öylece duruyor duvar gibi...
İnanmazsanız,
Aynaya bakın...
Sizde göreceksiniz.
 
Umutlu yarınlara efendim.

Bu yazı toplam 1420 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatoş Özut Kırtay Arşivi

NESİL

18 Eylül 2024 Çarşamba 07:02