Biz ‘Ah!’ diyoruz, onlar ‘Ahti!’
Biz “Başıbozuk” diyoruz, onlar “Basibozukis”. Biz “Poğaça” diyoruz, onlar “Bugaça”.
Biz “Başıbozuk” diyoruz, onlar “Basibozukis”. Biz “Poğaça” diyoruz, onlar “Bugaça”.
Biz “Cüce” diyoruz, onlar “Cuces”. Biz “Çorap” diyoruz, onlar “Çorapi”.
Biz “Dert” diyoruz, onlar “Derti”. Biz “Dünya” diyoruz, onlar “Dunyas”.
Biz “Fidan” diyoruz, onlar “Fidani”.
Biz “Hanım” diyoruz, onlar “Hanumisa”.
Biz “Hayvan” diyoruz, onlar “Hayvani”. Biz “Hoca” diyoruz, onlar “Hocas”. Biz “Huzur” diyoruz, onlar “Huzuri”.
Biz “İnat” diyoruz, onlar “İnati”. Biz “İnsaf” diyoruz, onlar “İnsafi”.
Biz “Kavgacı” diyoruz, onlar “Kavgacis”. Biz “Kocaman” diyoruz, onlar “Kocam”.
Biz “Leş” diyoruz, onlar “Leços”.
Biz “Mahalle” diyoruz, onlar “Mahalas”. Biz “Mahmur” diyoruz, onlar “Mahmuris”. Biz “Manita” diyoruz, onlar “Maniça”. Biz “Menekşe” diyoruz, onlar “Menekses”.
Biz “Nalet” diyoruz, onlar “Naletis”. Biz “Nine” diyoruz, onlar “Nene”.
Biz “Paçavra” diyoruz, onlar “Paçavura”. Biz “Pazarlık” diyoruz, onlar “Pazarya”.
Biz “Peşkeş” diyoruz, onlar “Peskezi”. Biz “Rahat” diyoruz, onlar “Rahatlidikos”. Biz “Saz” diyoruz, onlar “Sazi”. Biz “Sersem” diyoruz, onlar “Sersemis”. Biz “Sınır” diyoruz, onlar “Sinoro”.
Biz “Sürtük” diyoruz, onlar “Surtikis”. Biz “Şaşmak” diyoruz, onlar “Sastizo”. Biz “Şarlatanlık” diyoruz, onlar “Çarlatanya”.
Biz “Tuğla” diyoruz, onlar “Tuvlo”. Biz “Tüfek” diyoruz, onlar “Tufeki”.
Biz “Urgan” diyoruz, onlar “Organi”. Biz “Üslup” diyoruz, onlar “Sulupi”.
Biz “Yavuklu” diyoruz, onlar “Yavuklis”. Biz “Zülüf” diyoruz, onlar “Çulufi”.
Onlarda da aç ayı oynamıyor. Onlar da açlıktan ölüyor.
Onlar da ağlamayan çocuğa meme vermiyor.
Onların da ağrına gidiyor. Onların da ağzı var dili yok.
Onlar da anasına bakıp kızı alıyor. Onlar da bıyık altından gülüyor.
Onlarda da bir deli bir kuyuya bir taş atıyor, bin akıllı çıkaramıyor.
Onlar da bir kaşık suda boğuluyor.
Onlarda da çekirge bir zıplıyor, iki zıplıyor, üçüncüde yakalanıyor.
Onlarda da terzi kendi söküğünü dikemiyor.
Onların da boğazları düğümleniyor.
Onlarda da tok açın halinden anlamıyor.
Onlarda da tehlike çanları çalıyor.
Onlarda da tencere yuvarlanıp kapağını buluyor.
Onlarda da sürüden ayrılan koyunu kurt kapıyor.
Onlarda da körle yatan şaşı kalkıyor.
Onlarda da fare deliğine sığmıyor, bir de kuyruğuna kabak bağlıyor.
***
Herkül Milas’ın İstos Yayın’dan çıkan “Türkçe-Yunanca Ortak Kelimeler, Deyimler ve Atasözleri” kitabını bulun.
Oradaki beş bine yakın ortak kelimeyi, bin iki yüz yetmiş beş ortak deyim ve atasözünü satır satır, tekrar tekrar okuyun.
Halkların kardeşliği ne derin bir anlam taşıyor hatırlayacaksınız.
Sonra o kitabı karşınıza çıkan ilk Yunan düşmanına hediye edin.
Yangına sevinene... “Oh olsun” diyene... Bu konuda vicdansız şakalar yapabilene.
Mesela ben o kitabı...
“Yananistan” diye manşet atan, atabilen...
Sonra da gönül rahatlığıyla evlerine giden, çocuklarını seven, karılarıyla, sevgilileriyle vakit geçiren, yemek yiyen, sohbet eden, televizyona bakan ve o gece yatağına huzurla yatan Takvim Gazetesi’nin editörleri meslektaşlarıma göndermeyi ve içine de şöyle bir not düşmeyi düşünüyorum:
Biz “Orman” diyoruz, onlar “Rumani”.
Biz “Yangın diyoruz, onlar “Yangini”.
Biz “Ah!” diyoruz, onlar “Ahti!”.
TümüMine Söğüt - Son yazıları
Kaynak Cumhuriyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.