Zengin bir ülkeyiz vesselam...

Bu zenginlik nasıl anlaşılır derseniz çok uzun tatil yapmamız bunun ölçüsü olmalı heralde.

Şeker Bayramı dokuz gün, Kurban Bayramı yine dokuz gün.

Ulusal Bayramlar hesaba katıldığında tatil süreleri epeyi uzar gider.

Göçebe toplum geleneğimiz olduğu için her bayramda şehir nüfuslarının büyük çoğunluğu köylere, anadolu kasabalarına göç ediyor.

İmkanı olanlar da sahillere akın ediyor.

Zenginlik böyle bir durum!

Yollarda çekilen zorluklar cabası.

İnsan bazan söyleyemediği sözleri biriktirir.

Bu yüzden söyleyemediğimiz sözlerimizi biriktiriyoruz bir süredir.

Hergün bir yenisi ekleniyor bu sözlere.

İçim dışım kelimelerle dolmuş...

Önemli şairlerin ve düşünürlerin yazdıklarını okurken hem yaşarsınız hem de derinliklere dalarsınız...

Tarih içinde bir sayfa açar içine girersiniz.

Orada nefes alırsınız.

Suya dalıp çıkmış gibi olursunuz.

Kitaplar tamamlandığında bizi anlatır yazılanlar.

Başka bir Dünya umudu peşinde koşanları daha iyi anlarsınız o zaman.

Bazan insan söyleyemediği mısraları biriktirir.

Biriktirmiş olmak için değil, söylemediği için olmalı.

Şair sanki bu günleri anlatmış;

“Kardeşlerinin acısıyla yanan bir çift gözün vardır” diye seslenir.

“Dudaklarını yakar, yüreğini burkar, bir çift sözün vardır.

Söz bitmemiş birikmiştir.

Dudaklar yanıyor, kelimelere susamış.

Dudaklar nasıl yanmasın ki, acı ve ölüm kol geziyor bu topraklarda.

Acıları biriktiriyoruz tomar tomar.

Ölümler kol geziyor ülkemin sınır boylarında”

Bir haftadan bir haftaya yeni bir gündem kendini dayatıyor.

Hemde ağırlığı yıllar boyu sürecek bir gündem.

Çocuklar büyümeden olgunlaşıyor.

Anneler evlat hasretiyle yanıp tutuşuyor.

Ne çok acı çekiyor bu toprakların insanı.

Umarım, bayramlar bu acıları biraz hafifletir.

En derin duygularımla tüm okurlarımızın kurban bayramını kutlar, mutluluk ve esenlikler dilerim.