"Araç içinde tepinmeye başladılar. Kafalarını sağa sola çarpmaya başladılar"

"Araç içinde tepinmeye başladılar. Kafalarını sağa sola çarpmaya başladılar"

Zonguldak'ta 2 çocuğun cinsel istismara uğramasına ilişkin İstanbul'da yakalanan 2 şüpheliden birinin polis otosunda fenalaşarak hayatını kaybettiği olaya ilişkin 2 polis ve bekçi ilk kez hakim karşısına çıktı. Zanlılar suçlamaları kabul etmeyerek, o gün yaşananları anlattı.

Olay, Mayıs ayında Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Meryem Ö.'nün evine misafirliğe gelen Furkan Sevinç, geceyi orada geçirdi. Ertesi gün Meryem Ö., yanına 8 yaşındaki kızını da alarak markete gitti. İddiaya göre, Furkan Sevinç, evde yalnız kaldığı 2 yaşındaki N.Ö.'ye cinsel istismarda bulundu. Bayılan bebeğe tokat atarak ayıltmaya çalışan Sevinç, N.Ö.'yü ayıltamayınca yürüyerek hastaneye götürdü. Sevinç doktorlara, çocuğun dayısı olduğunu, bayılarak nöbet geçirdiğini söyledi. Yapılan müdahalelere rağmen bebek hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden bebeğin cinsel istismara maruz kaldığı muayenesinde anlaşılınca olayla ilgili anne Meryem Ö. ile Furkan Sevinç tutuklandı.

Polis ekiplerinin yaptığı geniş çaplı araştırmalar neticesinde de ölen bebeğin 8 yaşındaki ablası R.Ö.'nün de cinsel istismara maruz kaldığı ortaya çıktı. 5 şüphelinin bu olaya karıştığı iddia edildi. Bu şüphelilerden 3'ü tutuklandı, 2'sinin ise İstanbul'da olduğu belirlendi. Meryem Ö.’nün diğer kızı R.Ö. ise devlet korumasına alındı.
Olaya karıştığı tespit edilen Metin Sucu ile Ahmet G.'de 22 Mayıs'ta İstanbul'da yakalandı. Şüpheliler, Çaycuma İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından alınıp, Zonguldak'a getirilmek üzere yola çıkarıldı.

2 şüpheliden biri hayatını kaybetti
Ekip otosu, Kocaeli'nin Derince ilçesinde otobanda seyir halindeyken, şüphelilerin kelepçelerinin sıkı olduğu, canlarının acıdığını söylemesi üzerine durdu. İddiaya göre, kelepçeleri çıkarılan zanlılardan Metin Sucu araçtan inerek kaçtı. O esnada polis memuru M.E.C. ile bekçi U.O. şahsı yakalayarak tekrardan polis otosuna aldı. Ekipler araçla yoluna devam ederken iddiaya göre, şüpheliler taşkınlık çıkarmaya başladı. Şüphelileri sakinleştiren ekipler yoluna devam etti. Bir süre sonra şüphelilerin rahatsızlanması üzerine ekipler şahısları en yakın hastaneye götürdü. Hastanede yapılan müdahaleye rağmen kalbi duran Metin Sucu hayatını kaybetti. Olaya ilişkin polis memurları M.E.C., M.Y, bekçi U.O. "görevi ihmal" ve "ölüme sebebiyet verme" suçlarından tutuklandı. Tedavisi tamamlanan diğer şüpheli Ahmet G. ise götürüldüğü Çaycuma'da çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Furkan Sevinç ağırlaştırılmış müebbet ve 30 yıl hapis cezası aldı
Öte yandan, Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanan Furkan Sevinç ise dün görülen davanın karar duruşmasında, "çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile "12 yaşını tamamlamamış çocuğun cinsel istismarı" suçundan 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Haklarında "görevi ihmal" ve "ölüme sebebiyet verme" suçlarından dava açılan M.E.C., M.Y. ile bekçi U.O.'nın ise Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanmalarına başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar ve taraf avukatları katıldı.

"Kafalarını sağa sola çarpmaya başladılar"
Savunması için söz hakkı verilen polis memuru M.Y., "Olay sabahı saat 04.30 sıralarında görevlendirilen diğer arkadaşlarımla birlikte Çaycuma'dan Metin Sucu ve Ahmet G.'yi İstanbul'dan almak için yola çıktık. Saat 08.30'da İstanbul'a vardık. Bir önceki günün yorgunluk ve uykusuzluğu üstümüzde vardı. Metin ve Ahmet'i aldıktan sonra dönüş yoluna geçtik. Kocaeli sınırlarında gelince sanıklar söylenmeye başlandı. 'Siz bizi nereye götüreceksiniz, sizin polis olduğunuzu bile bilmiyoruz. İnsan içine çıkan kişileriz' diyerek araç içinde tepinmeye başladılar. Kafalarını sağa sola çarpmaya başladılar. Polis arkadaşımız M.E.C. arkada şahıslarla birlikte oturuyordu, olaya müdahale etti. U.O. ise arabaya kullanıyordu, ben de yolcu kısmında oturuyordum" dedi.

"Metin'in kaçtığını fark edince arkasından koşmaya başladı"
M.Y. savunmasına şöyle devam etti:
"Bir süre sonra yine 2 zanlı kargaşa içerisindeydi. Yolda ilerlerken zanlılardan Metin kelepçisini çıkarmak istediğini, elinin sıktığını söylemiş. M.E.C.'de bunu bana dile getirdi ancak kelepçeyi gevşetemediğini söyledi. Ben de yol üstünde durdum. M.E.C., Metin'in kelepçesini çıkardı. Hatta kelepçeyi önden takacaktı ben 'Biraz havalansın' dedim. Metin'den kelepçeyi çıkarınca Ahmet de 'Benimde kelepçemi çıkarın' dedi. M.E.C., Ahmet'in kelepçesini çıkardığı esnada kapı sesi duydum. U.O., 'Adam kaçıyor' diye bağırdı. U.O., Metin'in kaçtığını fark edince arkasından koşmaya başladı. M.' de elindeki copla peşlerinden koşmaya başladı."

"Dizleri ile koltuğa vuruyor, bana kaza yaptırmaya çalışıyordu"
Metin'in karşı şeritte yalpalayarak koştuğunu dile getiren M.Y, "Metin yere düşünce U. ile M. ona yetişti. Metin, U. ve M.'ye direndi, tekme savurdu. M., copla Metin'in ayaklarına birkaç kez vurup zanlıyı araca getirdi. Ben de Ahmet'in başında arabanın yanındaydım. Abaya bindikten sonra tekrar yola koyulduk. Ben araba kullandım, U.O. yanımda, M.E.C. de arkada zanlıların yanındaydı. Ahmet arkamda oturuyordu. Dizleri ile koltuğa vuruyor, bana kaza yaptırmaya çalışıyordu. Kafasıyla öne doğru vurmaya çalıştı. Neredeyse kaza yapıyorduk. M.E.C., Ahmet'i durdurmak için uyardı. Bu esnada M.E.C., şahsı durdurabilmek için Ahmet'in bacağına copla vardı. Şahısları sakinleştirdik" dedi.

"Metin paniklediğini, kan şekerinin düşmüş olabileceğini söyledi"
Zanlıların bir süre sonra kedi aralarında konuşmaya başladıklarını anlatan M.Y., "Bir süre sonra zanlılar bize sataşmaya başladı. Sürekli bize sinkaflı küfür ediyorlardı. Arkadaşlar müdahale etmeye çalışıyordu. Yine sağa sola kendilerini vurmaya başladılar. Bir süre sonra M., Metin'in tuvalet ihtiyacı geldiğini söyledi. Ben de arabayı sessiz, tenha bir yerde durdurdum. Yanımızda da dinlenme tesisi vardı ancak arka kapıdan kaçacağı korkusuyla oradaki tuvalete götürmedik. Metin'in eli arkadan kelepçeliydi. Kaçmasından korktuğumuz için kelepçeyi açmadık. Araçtan eldiven aldım. Tuvaletini ben yaptıracaktım, fermuarını açarak arkamı dönecektim. Metin bundan çekindi ve tuvaletini yapmak istemediği söyledi. İlerde çimenlik alana uzandı. U.O. da Metin'in yanındaydı. Metin'e ne olduğunu sordum, çarpıntısı olduğunu söyledi. Su istedi araca getirerek su verdik. Ahmet ve M.E.C. ise bu sırada araçta bekliyordu. Metin suyu içerken zorlanınca kelepçesini açtık. Neyi olduğunu sordum, paniklediğini, kan şekerinin düşmüş olabileceğini söyledi. Gidip marketten ona çikolata aldım" diye konuştu.

"Metin ve Ahmet'i görevimizi aşar şekilde darp etmedik"
Marketteyken M.E.C.'nin yanına geldiğini söyleyen M.Y., "M.E.C., Ahmet'in fenalaştığını söyledi. Araca döndüğümde Ahmet'in yarı baygın olduğunu gördüm. En yakın hastaneye gitmek için yola çıktık. Kısa sürede hastaneye yetiştik. Ahmet'i içeriye aldık. U.O., Metin'in de rahatsızlandığını söyledi. Onu da içeri aldık. Olaylar bu şekilde gerçekleşmiştir, suçlamayı kabul etmiyorum. Metin ve Ahmet'i görevimizi aşar şekilde darp etmedik. Araç içinde taşkınlık çıkarmaları ve direnenleri sebebiyle müdahale edildi. Ben şahıslara fiziki müdahalede dahi bulunmadım. Beraatimi ve tahliyemi istiyorum. Metin ve Ahmet'i hastaneye getirdikten sonra müdahaleler geç oldu. Zira hastanedeki görevli kadın doktor, 'Siz kimsiniz, sıraya girin, hastaların girişini yapın öyle gelin' şeklinde sözler söylüyordu. Metin ve Ahmet'in kelepçelerinin anahtarını panikle bulamamıştık. Hastane polisi yerinde değildi. Kelepçeleri çözmek için de zaman kaybettik. Bu aşamalarda Metin ve Ahmet'e hastanede yeterince ilgi gösterilmedi. Bu sırada Metin'in kalbinin durduğunu söylediler. Bunu duyunca panikledik. 'Geri gelir mi?' diye sordum. Oradaki başlarında olan bir doktor, 'Kalbi 20 dakikaya çalışır' gibi sözler söyledi. Yaklaşık 20 dakika kadar kalp mesajı yaptılar. Doktorlar, Metin'in kalbinin çalıştığını ancak bilincinin gelmediğini söyledi. '45 dakika yasal süremiz var, bunun dışında yapacak bir şeyimiz yok' şeklinde sözler söylediler" ifadelerini kullandı.

"Doktora, şahısların cinsel istismar olayı nedeniyle şüpheli olduğunu söyledim"
Hastaneye ilk geldiklerinde şahısların suçunun kendilerine sorulduğunu söyleyen M.Y., "Doktora, şahısların cinsel istismar olayı nedeniyle şüpheli olduğunu söyledim. Keşke bunu söylemeseydim, gayriihtiyari ağzımdan kaçtı. Doktor da bana 'Keşke bunu bana söylemeseydin' dedi. Bana kalp mesajı yapılan anı ısrarla göstermek istemediler. Ben arka tarafa konuşmak için geçtiğimde Metin'e kalp mesajı yaptığı anı gördüm. 2 sefer görüşmeye girdim. Aralarında 20 dakikada vardı. Bu iki görüşümde de Metin'e kalp mesajı yapıldığını gördüm" dedi.

"Şahıslar arasında 'Nasıl yakalandık, insan içine nasıl çıkacağız?' şeklinde sözler söyledi"
M.Y.'nin ifadelerini doğrulayan polis memuru M.E.C., "Yol kenarında duyduğumuzda Metin'in kaçtığı esnada ben de peşinden gitmiştim. Bize tekme atıyordu, direncini kırmak için bacaklarına doğru Copla bir kaç kez vurarak müdahalede bulundum. Metin'i araca aldık ve kelepçeledik. Ahmet araçta taşkınlık yapmaya devam etti. Ahmet, M.Y.'nin anlattığı gibi şoför koltuğuna dizi ve kafasıyla vuruyordu. Bunun üzerine Ahmet'in ayağına copla vurdum. Ahmet ve Metin kafalarını sağa sola vuruyorlardı, onları sakinleştirdik. Metin ve Ahmet'i görevimizi aşar şekilde darp etmedik. Araç içerisindeyken Ahmet ve Metin kendi aralarında konuşurken, 'Nasıl yakalandık, insan içine nasıl çıkacağız?' diye sözler söylüyorlardı. Müşteki Ahmet'in beyanında geçtiği şekilde cop sokmaya çalışma ya da Metin'in cinsel organından çekme, Ahmet'in dilinde sigara söndürme gibi bir şey olmadı, söylenenler tamamen iftiradır. Daha önce de başkaca şüphelileri adli makamlara görevimiz gereği teslim ettik. Bizim kimseye herhangi bir darp eylemimiz olmamıştır. Şahıslara yaptığımız müdahalelerin hiç birisi kemik kırığı oluşturacak şeyler değildir. Şahıslarla herhangi bir tanışıklığımız, husumetimiz dahi yoktur" suçlamaları kabul etmiyorum" diye konuştu.

"Görevimizi aşar şekilde zanlıları darp etmedik"
Sanıklardan bekçi U.O. da, polis memurları M.Y. ile M.E.C.'nin anlattıklarını doğrulayarak, "Görevimizi aşar şekilde zanlıları darp etmedik. Sadece M.E.C.'ye aracın arkasında zanlıların taşkınlık yapmaması nedeniyle yardımcı oldum. O an panikle vurup vurmadığımı hatırlamıyorum. Ayaklarından tutarak şahıslara müdahale etmeye çalışmıştım. Beraat ve tahliyemi istiyorum" cümlelerini kullandı.

"Kaburga kırıkları kalp masajı sırasında şahsı geri geri getirmeye sırasında oluşmuştur"
Sanık avukatları ise müvekkillerinin suçsuz olduklarını belirterek, Metin Sucu'nun hastaneye geldiğinde yaşam bulgularının en düşük seviyede olduğunu, 'beyin kanamasına bağlı' şuurunu kaybettiğini, kaburga kırıklarının ise kalp masajı sırasında olduğunu ifade etti.

ATK'dan rapor istendi
Mahkeme heyeti, müşteki Ahmet G.'nin diğer celse SEGBİS ile hazır edilmesine, kaburga kırıklarının yerlerinin ve niteliklerinin değerlendirilerek, bu kırıkların darp neticesinde mi, yoksa hastanede yapılan müdahaleye bağlı mı gerçekleştiğinin tespiti için İstanbul ATK'dan rapor alınmasına karar verdi. Aynı zamanda heyet, sanıkların tutukluluk halinin de devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

"Müvekkillerin polis olmanın verdiği yetki ve görev dışında hiçbir hareketleri yok"
Duruşma sonrasında açıklamalarda bulunan sanıklardan M.E.C. avukatı Gülbahar Gedikoğlu, "Yaşanan olayın her ne kadar basına araçtan düşme olarak yansımış olsa da maktul araçtan kaçtığı sırada düşerek tehlike oluşturabilecek bir durumun içinde kalıyor. Müvekkillerin polis olmanın verdiği yetki ve görev dışında hiçbir hareketleri yok. Bizim de savunmalarımız bu hususta gerçekleşti. Yapılan her şeyin mukavemeti, direnci kırmak üzere olduğu yönünde savunmalarımız var. Ölüm sebebinin kot kırıklarından oluştuğuna ilişkin dosyada adli tıp raporu mevcut. Bir sonraki celse de bu kot kırıklarının bir kalp masajı sırasında mı oluştuğu, yoksa darba bağlı mı gerçekleştiği konusunda değerlendirme yapılacak. Bu nedenle tutukluluk devam kararı verildi. Müvekkillerimizin savunmalarına aynen iştirak ediyoruz. Araç içinde ve araç dışında yapılan tüm müdahalelerin de bir polisin müdahaleleri çerçevesinde olduğunu düşünüyoruz. Bu yönde de savunmalarımıza devam edeceğiz" dedi.

"Adli tıbbın raporu bekleniyor"
M.Y.'nin avukatı Serkan Kılıç ise, "Bugün 3 memurun yargılanmasına ilişkin ilk celse gerçekleşti. İddianamemiz Türk Ceza Kanunu’nun 82/1-g’den açılmıştır. Suç vasfının değişmesi kuvvetle muhtemeldir. Buna yönelik savunmalarımızı yaptık. TCK 82/1-g derki ‘Bir kişi yerine getirmiş olduğu kamu görevi nedeniyle ölmesi durumunda bir sevk maddesi düzenlenir, buna ilişkin yargılama yapılır’ der. Hal böyle olmasına karşılık olayda ölen kişinin sivil vatandaş olmasına karşılık savunmalarımızı iddianamenin sevk maddelerinin hukuka aykırı ve gerecek dışı olduğunu söyledik. Şu aşamada sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi. Adli tıbbın raporu bekleniyor. Müvekkilimizin ve diğer sanıkların bu olaylarla alakalı bağı olmadığını söylemiştik. Olayda mağdur olan kişinin vermiş olduğu ifadelerle, kişinin hastanedeki darp sonucunda sanıklar tarafından hayati tehlikeye sokacak şekilde darbın olmadığı rapor mevcut. Müvekkillerimizin masum olduğuna inanıyoruz. Yıllarca devletine, milletine bağlı Türk polisinin tutuklu birini öldürmeye hareket edeceğine inanmıyorum. Müvekkilimin beraat edeceğine veya lehe hükümlerin uygulanacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.

Kaynak:İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.