AKP’NİN OYLARI YERİNDE DURMUYOR
AKP’nin iktidara geldiği günü hatırlıyorum.
2002 yılında Cumhuriyet Meydanı’nda mahşeri kalabalık vardı.
Bir kadın ayağında terlik, çorapları yok, kucağında bir çocuk, elinden tuttuğu ikinci çocuğuyla birlikte kalabalığı yararak seçim otobüsünün olduğu yere doğru ilerliyordu.
O görüntüyü hiç unutmuyorum.
Bugün o kadınla ve çocuklarıyla karşılaşmak isterdim.
Soracak olduğum ilk soru, AKP ile birlikte yaşamlarında ne gibi bir değişiklik olduğunu sorardım.
Son otuz yılda unutmadığım önemli toplumsal olaylar var.
“Bunlardan birkaç tanesini sırala” deseler bana, ilk sırada Zonguldak büyük madenci yürüyüşü gelir, daha sonra Gezi eylemleri…
İnsanların umutları ve gelecekleri için gözlerini nasıl kararttığını orada gördüm.
On iki yıl önceki umutlar, bugün nasıl öfkeye dönüştü.
Kim ne derse desin, artık durum çok farklı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşmasını birçoğunuz hatırlarsınız.
Ne demişti hükümet büyüğümüz:
“74 milyonun her ferdinin yaşam tarzı, inancı, değerleri, bizim üstümüzde mübarek bir emanettir.
Bize oy veren veya vermeyenin yaşam tarzını, inanç ve değerlerini onurumuz, namusumuz, şerefimiz olarak göreceğimizden hiç kimsenin kuşkusu, şüphesi, tereddütü olmasın.”
Ne yazık ki verilen sözler erken unutuldu.
Söz uçar, yazı kalır.
Başbakan herkesin inancına, yaşam tarzına karışır oldu.
Ve ilk kırılma noktası Gezi Parkı eylemlerinde başladı.
Mesele üç beş ağaç meselesi değildi.
Mesele, “yeter artık” konusuydu.
Özgürlüklerin kısıtlanmasına, baskıya, dayatmaya, yasaklara, ötekileştirmeye karşı duruştu.
Bugün yaşananları ona göre değerlendirmek lazım!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.