10.01.2016 günü Halk Tv’de Cüneyt AKMAN’ın sunduğu “Zamanın Ruhu” adlı programda konuşmacılardan biri, AKP kuruculuğu ve başbakan yardımcılığı yapmış olan Ertuğrul YALÇINBAYIR’dı. Konuşmasının bir yerinde, Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI’nın 4+4+4 yasa tasarısından haberi olmadan yasalaştığını söyledi. Söylerken biraz düşündü, yanlış hatırladı, dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER’di. Yani onun yasalaşan yasadan haberi yoktu. 4+4+4 kademeli eğitim yasası kamuoyunda tartışılmadan, anlaşılan AKP içerisinde de tartışılmamış. O günkü şartlarda olaylar hızla nasıl gelişmişti peki? AKP genel merkezinde hazırlanarak 20 Şubat 2012 günü Meclis Başkanlığına sunulan ilköğretim ve eğitim kanunu ile, bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi 29 Mart 2012’de iktidar ve MHP’nin oyları ve  destekleri tarafından onaylandı. Ve Cumhur Bakanının kamu oyu tepkisini dikkate aldığı izlenimini vermek üzere birkaç gün gecikme ile imzalanmasının ardından 11 Nisan 2012 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.

   Yıllar sonra Ertuğrul YALÇINBAYIR’ın açıklaması ile öğrendik ki  o zamanın Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER’in yasalaşan maddelerden haberi yokmuş. Aynı Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER yeni uygulamaya dönük tepki ve eleştiriler karşısında “Tereddütler ideolojiktir” açıklamasını yapıyordu. Maliye bakanı Mehmet ŞİMŞEK’in 29 Mart 2012 günü bölgesel teşvik uygulamaları karşısında “ Özel okulların eğitim sistemimizdeki payı %2 düzeyinde, bunun %20’lere çıkması lazım” demişti. Eğitim-Sen genel merkezi aldığı kararla iki günlük eylemli grev kararı aldı. Bu karar doğrultusunda eylemini polis şiddeti ve gaz yumağı içinde kalarak direnmeye çalıştı. Böylece Eğitim-Sen bilimsel, demokratik, laik eğitim mücadelesi hattının önümüzdeki dönemde taşıyıcısı olacağını göstermiş oldu. Biz Gebze Eğitim-Sen olarak bu eyleme katılmak için yola çıkmak üzereyken polisin fiili engellemesi sonucu Ankara’ya arabalarla gitmemiz engellendi. Eğer yola çıkarsanız araç kontrollerinde çeşitli eksiklikler çıkar ceset torbası vb. Pasif direnişle gecenin soğuğunda 02:30’a kadar Kiler’in önünde beklemiş, oradan Gebze Eğitim-Sen’e geçip, özel araçlarla Ankara’da ki eylemde yerimizi almıştık. Bizler Kızılay Meydan’ında gazlanırken ve polis şiddetine maruz kalırken, meclis içerisinde de hükümetçe uygulanan anti demokratik ve şiddete varan tutumları tüm Türkiye gördü ve yaşadı. Şimdi yasanın üzerinden dört yıl geçti. Kesintili eğitim yasa teklifi iktidar ve MHP’nin desteği ile meclisten geçti. Şimdi öğrendiğimiz bilgi o zaman ki Milli Eğitim Bakanı’nın hiçbir şeyden haberinin olmaması. Ne kadar dramatik bir durum. Ama şaşırtıcı değil. Çünkü eğitimdeki bu program ve çıkan yasalar küresel sermayenin programı. Yani eğitimin dinselleştirilmesi ve piyasaya açılması Türkiye’deki neoliberal eğitimin uygulanma dinamikleri. Bu dinamikler fakirlerin eğitim hakkını elinden alan, onları eğitimin dışına iten, Türkiye’yi sömürgeleştiren, emperyalist devletlere tabii kılacak, bütünlüklü programın eğitimdeki ayağı. Biz Eğitim-Sen’lilerin duruşu ise; eşitlik, özgürlük ve bağımsız bir Türkiye özlemi ile direniş eylememizdir. O direnişimiz devam ediyor. Bağımsız, demokratik, eşit, laik bir ülke kurulana kadar devam edecek. Böyle bir eğitim-öğretim programını halkla birlikte yapacağız. Bu program oluşurken herkesin haberi olacak.