ADAY MI, PARTİ Mİ?
Partinin kurumsal kimliği adayın gerisinde kaldığı andan itibaren ortada ne öğreti, nede ortak bir amaca inanmışlık kalır.
Oysa partilerin başarısı aynı ortak amaç etrafında siyasette ‘partidaşlık’ duygularıyla hareket etmekten geçer.
Nitekim ‘bireysel’ çıkışlar üzerinden mensubu olduğu partiyi ötelemenin yarar değil zarar getirdiğini birçok seçimde gördük.
Siyasal partiler, özdeş düşünce ve de amaç etrafında bir araya gelmiş insan toplulukları üzerinden yükselir.
Başarı ancak partinin anayasası olan tüzüğüne, programına sadık kalındıkça mümkündür.
1994 seçimlerinde CHP’nin Gebze Gençlik Kolları Başkanıydım ve o dönem bugün hayatta olmayan birçok parti yöneticimizle çalışma olanağı buldum.
Eski parti büyüklerinin bize söylediği bir şey vardı, siyasette CHP kimliği her şeyin üzerindedir.
O insanların CHP’ye ilişkin eski günleri anlattığı zaman göz yaşlarını tutamadığını bizzat gördüm.
Onların CHP sevgisi her şeyin üzerindeydi.
Ne var ki yıllar geçtikçe CHP’de parti emekçilerinin yerini farklı amaçlı olarak yer tutmaya başlayanlar almaya başladı.
Partinin iktidara giden yolda ortaklaşa siyaset yapmanın yerini ‘Bireysel’ beklentilere bıraktı.
Parti kimliği ise kimileri için köprüye geçene kadar bir aparat olarak kullanıldı!
2019 yılında kimi belediye başkanı adaylarının seçim otobüslerinde, afişlerde veya kimi görsellerde CHP logosunu kullanmaması veya çok mikroskobik bir şekilde yer vermesi hala belleklerdedir.
Kendi ismini ön planda tutup partisini yok saymanın bedeli ise seçim kaybedilerek ödendi.
Tabi olan her şeye karşın her seçimde her şartta CHP’ye oy vermiş insanlara oldu.
Şimdi 14 Mayıs seçimlerine doğru yine parti değil ‘adayın’ ön planda olduğu kimi şeylere tanıklık ediyoruz.
Diyorlar ki, “Şimdi CHP logosu ve kimliği ön planda olursa sağ kesim özellikle muhafazakâr mahalleden oy almamız mümkün değil. Bundan dolayı partiyi değil de adayı ön plana çıkarıp seçimi kazanabiliriz!”
Hadi ya!
Adama sormazlar mı, niye o zaman bağımsız aday olmuyorsun?
Partinin adayı isen ona göre davranmak zorundasın.
Hiç kimse partiden üstün olmadığı gibi ayrıcalıklıda değildir.
Bağlantılı olduğu partiden ümidini kesmiş, ‘ben yoksam partide yok’ diye kafasından farklı atraksiyonlar olanlarla başarı yakalanması mümkün değildir.
Partilerin başarısı liderinden sade üyesine kadar partinin ideolojisine, düşüncesine tam bir inanmışlıkla mümkündür.
Aday değil her daim parti önceliklidir.
Bunu da unutmayın!